1,678 episodes

Mevlana Takvimi günlük takvim yazıları

Mevlana Takvimi Mevlana Takvimi

    • Religion & Spirituality

Mevlana Takvimi günlük takvim yazıları

    KENDİMİZİ HESÂBA ÇEKMELİYİZ - 16 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ 2024

    KENDİMİZİ HESÂBA ÇEKMELİYİZ - 16 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ 2024

    İnsanların bayrâm namâzı kılınan yere toplanmalarından ibret almalı, kabirlerinden kalkıp herbiri bir hâlde akın
    akın mahşer yerine gidip toplanmayı göz önüne getirmelidir.
    Mu’az bin Cebel (r.a.) diyor ki: Resûlullâh (s.a.v.)’den
    Nebe’ Sûresi, on sekizinci Âyet-i Kerîme’sini: “Sûrun üfürüldüğü gün akın akın gelirsiniz” suâl ettim: “Yâ Mu’az!
    Büyük bir işten sordun” buyurdular. Gözleri yaşardı.
    Sonra buyurdular ki:
    “Kıyâmet günü ümmetimden on sınıf, diğer
    Mü’mînlerden ayrı olarak haşr edileceklerdir. Birincisi,
    domuz şeklinde haşr edileceklerdir, Bunlar harâm yiyenlerdir.
    İkincisi, maymun şeklinde haşr olunacaklardır. Bunlar nemmamlardır (laf taşıyanlardır). Bir kısmı yüzüstü
    haşredileceklerdir. Bunlar fâiz ehlidir. Bir kısmı kör olarak dolaşırlar. Bunlar hükme aldırmayanlardır. Bâzıları
    delîler gibi sağır ve dilsiz haşr olunacaklardır. Bunlar
    amellerini beğenenlerdir. Bir bölüğü dillerini sakız gibi
    çiğneyeceklerdir, ağızlarından irin akacaktır. Bunlar
    sözleri işlerini tutmayan âlimler ve hikâyecilerdir.
    Bâzılarının elleri ve ayakları bağlı olacaktır. Bunlar
    komşularına eziyet verenlerdir. Bâzıları ateşten dallara asılı olurlar. Bunlar şehvetlerine uyup mallarından
    Allâhü Te’âlâ’nın hakkı olan zekâtı vermeyenlerdir. Dokuzuncu sınıf katrandan elbiseler içinde yüzeceklerdir.
    Bunlar kibir ve ucub edenler, böbürlenenlerdir. Onuncu
    sınıf leşten daha fena kokanlardır. Bunlar da zinâ yapanlardır.” (Hülâsâtü’l-hakâyık)
    Saf saf olup bayrâm namâzı kılarken, Allâhü Te’âlâ’nın
    huzûrunda, mahşer yerinde saf bağlamayı düşünüp ibret
    almalıdır. Bunun gibi eve dönünceye kadar, amelinin Allâhü
    Te’âlâ katında, kabûl edilip edilmediğini düşünmelidir.
    (Seyyîd Alîzâde, Şir’atü’l İslâm, s.150)

    • 2 min
    BÜYÜK MÜKÂFATLARIN DAĞITILDIĞI GÜN - 15 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    BÜYÜK MÜKÂFATLARIN DAĞITILDIĞI GÜN - 15 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    Nâfi’nin İbn-i Ömer (r.a.)’den rivâyet ettiğine göre der
    ki: Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allâhü Teâlâ
    Arefe günü kullarına nazar eder. Kalbinde zerre kadar
    îmânı olan kimseyi bırakmayıp mağfiret eder.” İbn-i
    Ömer’e (r.a.): Bu mağfiret insanların hepsi için mi, yoksa Arafat’ta bulunanlar için midir? dediğinde, İbn-i Ömer
    (r.a.): “Belki bütün insanlar içindir” buyurdu.
    İmam Hibbetullâh’ın Saîd bin Müseyyeb’den onun da
    EbûHureyre (r.a.)’den naklettiği bize haberde Resûlullâh
    (s.a.v.): “Bir kimse Arefe günü Öğle ile ikindi arasında
    dört rek’at namaz kılsa, her rek’atinde bir kere Fâtihâ
    ve elli kere İhlâs sûrelerini okusa, Allâhü Teâlâ ona bin
    kere bin sevab yazar. Kur’ân-ı Kerîm’den okuduğu her
    harf için cennette ona bir yüksek derece verilir. Her
    derece arası beş yüz yıllık yoldur. Ve her harf için ona
    yetmiş hûrî verilir. Her birisi için yakuttan yetmiş bin
    sofra, her sofrada yeşil kuş etinden yiyecekler vardır.
    Etin soğukluğu kar, tadı bal ve kokusu misk gibidir. O
    eti ateş pişirmemiştir. Başladığı zaman bulduğu lezzet
    ve tatlılığı, yemeğin sonunda da bulur. Bıkmak olmaz.
    İsteyerek, severek yer. Sonra o kimseye kanatları yakuttan, gagası altından bir kuş gelir. Bin kanadı vardır.
    Benzerini, dinleyenlerin duymadıktan güzel bir ses ile
    Arefe günü ehline merhaba diyerek seslenir. Sonra o
    kuş, o kimsenin yanına düşüp kanatlarının her birinin
    altından yetmiş türlü yemek çıkarır. O yemeklerden
    yer. Sonra o kuş Allâhü Teâlâ’nın izni ile silkinip uçar
    gider. O kimse kabrine konulunca, Kur’ân-ı Kerîmin
    her harfi ona öyle bir nur ile ışık saçar ki, o kimse o
    anda Beyt-i şerîfin etrafında tavaf edenleri görür. O Yâ
    Rabbi, kıyâmet kopsun, kıyâmet gelsin diyerek bir an
    evvel kıyâmetin kopmasını ister” buyurdu.
    (Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî (k.s.), Gunyetu’t-Tâlibîn, s.335)

    • 2 min
    TEŞRÎK TEKBÎRLERİ - 14 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    TEŞRÎK TEKBÎRLERİ - 14 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    Kurbân bayramının arefe gününün sabah
    namâzından itibâren bayramın dördüncü gününün
    ikindi namâzına kadar yirmi üç vakit farz namâzlardan
    sonra bir def‘a:
    “Allâhü ekber, Allâhü ekber, Lâ ilâhe illâ’llâhü
    va’llâhü ekber, Allâhü ekber ve li’llâhi’l hâmd”
    diye tekbîr alınır ki, buna teşrîk tekbîri denir. Teşrîk
    tekbîrleri, âlimlerin birçoğuna göre vacîbdir.
    (Ömer Muhammed Öztürk, İbâdet Takvimi ve Duâlar, s.77)
    AHMED B. HANBEL (R.ÂLEYH)’İN
    İMÂM-I A‘ZAM (R.A.) İÇİN AĞLAMASI
    Ahmed b. Hanbel, halîfe tarafından baskıyla teklif
    edilen kadılığın kabul edilmemesi gerektiğini düşünüyor ve bu sebeble kırbaçlanan Ebû Hanîfe (r.a.)’in
    sabretmesi için ona duâ ediyordu. Çünkü böyle durumlarda insanın fikrinden dönmesi söz konusu olabilirdi.
    Böyle bir durumda sabretmek vacip, teklifi reddetmek ise farzdı. Ahmed b. Hanbel’e göre basit bir
    meseleden dolayı bir âlimin yediği kırbaçlara sabretmesi, müslümanların bütünüyle hataya düşmesine
    sabretmesine tercih edilmeliydi.
    Bunlar, hadîs ve fıkıhta otorite, tüm dünyada mensupları bulunan bir mezhebin kurucusu Ahmed b.
    Hanbel’in İmâm-ı A‘zam Ebû Hanîfe (r.a.) hakkındaki
    açıklamalarıdır. O İmâm-ı A‘zam Ebû Hanîfe (r.a.)’i
    sadece övmekle kalmamakta, aynı zamanda büyük
    bir imparator bile olsa, her türlü baskıya karşı tereddütsüz ve korkusuzca sabretmek husûsunda örnek
    bir şahsiyet olduğunu da ifade etmektedir.
    (Misvâk Neşriyât, Muhaddisler Nazarında İmam-ı A’zam Ebû Hanîfe, c.1, s.213

    • 2 min
    TERVİYE GÜNÜ VE AREFE GÜNÜ İBADETLERİ - 13 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    TERVİYE GÜNÜ VE AREFE GÜNÜ İBADETLERİ - 13 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    Kurbân bayramının arefe gününün sabah namâzından
    i‘tibâren bayramın dördüncü gününün ikindi namâzına kadar
    yirmi üç vakit farz namâzlardan sonra def‘a:“Allâhüekber,
    Allâhüekber, Lâ ilâhe illâ’llâ huva’llâhu ekber, Allâhü ekber ve
    li’llâhi’l hamd”diye tekbîr alınır ki, buna (teşrîk tekbîri) denir.
    Teşrîk tekbîrleri, âlimlerin birçoğuna göre vacîbdir.
    Arefe Günü Zikri
    Nebi (s.a.v.) arefe gününde en çok şu zikri yaparlardı: “Lâ ilahe illâllâhüvahdehu lâ şerike leh lehül mülkü ve
    lehülhadmdübiyedihi’lhayr ve hüve alâ külli şey’in kadir”
    Terviye ve Arefe Günü Orucu
    Ebül Kasım-ı İsfehânî ve Beyhakî, Enes bin Mâlik’in
    (r.a.) bildirdiği şu hadîs-i şerîfi naklederler: “Bu günlerin
    her biri, fazilette bin güne, Arife günü ise on bin güne
    eşittir” buyuruldu. Bir başka hadîs-i şerîfde de: “Zilhiccenin
    ilk on gününün her günündeki oruç, sevab bakımından,
    helâl malından âzâd edilmiş yüz kölenin sevabına yâhud
    Allâh (c.c.) yolundaki mücâhidlere yüz at verme sevabına, yâhud Kâ’be’ye kurban için gönderilen yüz devenin
    sevabına eşittir. Terviye günü olunca, ya’nî Zilhiccenin
    sekizinci günü ise, bin köle âzâd etmek, bin at vermek ve
    Kâ’beye bin deve kurban için göndermek sevabına eşittir. Arife günündeki oruç ise, iki bin köle âzâd etmek, iki
    bin at vermek ve kâ’beye kurban için iki bin deve göndermek sevabına eşittir” buyuruldu. Bir başka hadîs-i şerîfde
    de: “Arife günü oruç tutanın sevabı, altmış sene ara vermeden oruç tutmanın sevabı gibidir” buyuruldu. Ravdatül ulemâda diyor ki: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu:
    “Arife günü oruç tutana, Âdem (a.s.)’ın zamanından
    kıyâmetin kopması demek olan Sûr’a üfürülünceye kadar olan insanların oruç tutanlarının ve tutmayanlarının
    sayısının iki katı kadar sevâb yazılır.”
    (Muhammed Rebhâmi, Riyâd’ün-Nâsihîn, s.270-271)

    • 2 min
    KURBAN KESMENİN FAZÎLETİ - 12 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    KURBAN KESMENİN FAZÎLETİ - 12 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    Emîr-ül Mü’minîn Ali (k.v.) ve Ebû Saîd ve İmrân bin
    Hasîn (r.a.e.), Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’den şöyle
    bildirirler: “Gözlerinin ışığı hanımların efendisi, kerîmesi
    Fâtıma (r.anhâ)’ya: “Ey Fâtıma! Kalk! Kurbanının yanına
    git! Muhakkak ki, kurbanından yere damlayan ilk kan
    damlası ile ömründe işlemiş olduğun her günâh mağfiret olunur. Muhakkak yarın kıyâmet günü, kestiğin
    bu kurbanın kanını ve etini getirip, terazinin sevâblar
    kefesine koyarlar, yetmiş kat fazlasıyla” buyurdular.
    Zeyd bin Erkam (r.a.)’in, bu kurbanlar nedir suâline, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz “Babanız İbrahim (a.s.)’ın milletidir” buyurdular. Bizim için onda ne vardır dediklerinde:
    “Kurbân edilen hayvanın üzerindeki kıllar sayısınca,
    sahibine sevâb yazılır” buyurdular.
    Kurban kesmesi gerektiği halde, içindekilerin kurban
    kesmediği ev inler ve sahibi için bedduâ eder ve: “Allâh
    (c.c.) sana iyilik yaptırmasın, bende kurban kesmediğin
    gibi” der. O ev, o sene belâ oklarına hedef olur. İçinde kurban kesilen ev memnun olur, sahibine iyi duâ eder. O evde
    rahatlıklar, iyilikler sürer. Kimin adına kurban kesilirse, o
    kişi üzerinde kazâ ve belâ uzaklaştığı gibi, işlemiş olduğu
    kabahât ve suçları da affedilmiş olur. Peygamber (s.a.v.)
    Efendimiz bu konu hakkında şöyle buyurdular: “Kurbanlarınızı büyük yapınız, yâhud yağlı yapınız. Muhakkak ki,
    onlar Sırat üzerinde sizin binekleriniz olacaktır.”
    Yine Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurarak “İnsanoğlu bu kurban bayramı gününde kan akıtmaktan
    daha üstün bir amel yapmamıştır. Meğer ki, akrabalar
    ziyaret edilmiş ola” (Taberani) kurbanın önemi dile getirmişlerdir. Diğer bir hadiste ise şöyle buyrulmuştur: “Gönül
    hoşnutluğuyla ve sevâbını umarak, Allâh rızası için kurban kesenin kurbanı, ateşe karşı bir örtü olur. ” (Taberani)
    (Mevlânâ Muhammed Rebhami, Riyadün Nasihîn, s.262-263;
    İmâm Şarani, Uhudul Kübra, s.256-258)

    • 2 min
    EFENDİMİZ (S.A.V.)’İN MÜ’MİNLERE OLAN SEVGİSİ - 11 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    EFENDİMİZ (S.A.V.)’İN MÜ’MİNLERE OLAN SEVGİSİ - 11 HAZİRAN 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    Nebi (s.a.v.) Efendimiz mü’minlere karşı öyle büyük bir
    sevgisi vardır ki, bu hususta Cenâb-ı Hâkk, Kitâb-ı Kerim’inde; “Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok
    ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da
    çok şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe s. 128) buyurmaktadır. Başka bir âyet-i kerimede: “Ey Habibim! Mü’min olmuyorlar diye âdeta kendini helâk edeceksin!” (Şu’arâ
    s. 3) buyurmaktadır.
    Hâkk Teâlâ hazretleri, Nebi (s.a.v.)’in Ümmet-i Muhammed (s.a.v.)’e karşı ne derece düşkün olduğunu ve
    yumuşak davrandığını: “Allâh’ın rahmeti sayesinde
    sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı
    yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allâh’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşâvere et. Bir kere
    de karar verip azmettin mi, artık Allâh’a tevekkül et,
    ona dayanıp güven. Şüphesiz Allâh, tevekkül edenleri sever.” (Âl-i İmrân s. 159) âyet-i kerimesi ile bir kez daha
    beyân buyurmaktadır.
    Son zamanlarda Hindistan’da başlayan ve maalesef
    Türkiye’de de temsilcileri bulunan Kur’aniyyum akımının
    müntesiplerine yani bize Kur’an yeter anlayışındakilere
    tam bu noktada şunu sormak gerekir: Allâh (c.c.) Kur’an-ı
    Kerim ortada olduğu hâlde neden Nebi (s.a.v.)’e “Allâh
    (c.c.)’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak
    davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi.” buyuruyor? Demek
    ki Nebi (s.a.v.) ve o yüce ahlâkı olmasazsa Kur’an-ı Kerim insanlarda gerekli tesiri göstermiyor. Kur’an-ı Kerim’i
    insanlar Nebi (s.a.v.)’in sünnetinden öğrenmek durumundadır.
    (Ömer Muhammed Öztürk, Sohbetler-2, s.64-66)

    • 2 min

Top Podcasts In Religion & Spirituality

Saved Not Soft
Emy Moore
Call Her Holy
Nicoletta Bradley & Laura Eldredge
The Deep End With Lecrae
Lecrae
With The Perrys
The Perrys
Woman On A Mission 246
Shannon M. Fraser
The Jessica Koulianos Podcast
Jessica Koulianos

You Might Also Like