Canca Sesli Kitap Canca Şeyler
-
- Kunst
Bu kanalda yerli ve yabancı yazarlara ait şiir, öykü ve romanları dinleyebilir, bazen de ilgimi çeken konular üzerine gerçekleştirdiğim sohbetlere konuk olabilirsiniz.
Herkese keyifli dinlemeler…
▫️ Youtube: Canca Şeyler (https://www.youtube.com/channel/UCokT5vpQVwaioDfAU2mcHtg)
▫️ Twitter: @_cancaseyler
▫️ Instagram: @cancaseyler
#şiir #seslikitap #sohbet
-
Öykü | Ankara Expresinde Zaman - Emame Akman Harmancı
Öykü: Ankara Expresinde Zaman - Emame Akman Harmancı
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Rayların üzerinde akıp gidiyordu tren. Vagonların altından gelen düzenli tıkırtılar uykusunu getirmişti. Birkaç saat daha yolu vardı İstanbul’a. Cama başını yaslayıp yemyeşil manzarayı seyre koyuldu. Uzun sürmesine rağmen seviyordu tren yolculuklarını. İnsanların uğramadığı ıssız ormanların ve heybetli dağların arasından geçerken kendini bitimsiz bir maceranın kahramanı gibi hissediyordu. Biraz ilerideki camın bir tanesi açıktı. Hoş bir serinlik doluyordu içeri. Beraberinde mis gibi bir orman havası. Gözlerini yumdu. Birkaç dakika sonra ağırlaşan göz kapaklarını açtığında yağmurun hafifçe çiselediğini gördü hayal meyal. Cama düşen narin damlacıkları izlemeye mecali kalmadı. Tatlı bir uykunun kollarına teslim oldu."
---
Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message -
Öykü | Sait Faik Abasıyanık - Şehri Unutan Adam
Öykü: Sait Faik Abasıyanık - Şehri Unutan Adam
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Çoktan beri şehre inmemiştim. O gün insanları sevebilmek arzusuyla otelin kapısını açtığım zaman, karşıma ilk çıkan insan, bir küfeci çocuğu oldu. Kirli, soluk yanaklarına, çıplak ayaklarına merhametle değil, sevgi ile baktım. Zaten otelin kapısından bu niyetle çıkmamış mıydım?"
---
Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message -
Öykü | O.Henry - New York'u Nasıl Sevdi?
Öykü | O.Henry - New York'u Nasıl Sevdi?
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Raggles'in başka birçok özelliğinden başka üstelik bir de şairliği vardı. Serseri diye anılıyordu, ama bu ona düşünür sanatçı, gezgin, doğa bilimci, kâşif demenin dolambaçlı bir biçimiydi. Aslında şairliği bunların hepsinin üstündeydi. Raggles yaşamında tek bir dize yazmış değildir; o şiirlerini yaşardı. Başyapıtını yazmaya girişseydi ortaya iki satırlık saçma bir beyitten başka bir şey koyamayacaktı. Ama biz esas olarak onun şairliği üzerinde duralım, ilerisine gitmeyelim. Raggles kâğıda kaleme başvurmak zorunda kalsaydı kentler üzerine şiirler yazardı. Kadınlar aynadaki yansımalarını, çocuklar kırılan bir bebekten kopan parçaları, yaban hayvanları üzerine yazı yazanlar hayvanat bahçelerindeki kafesleri nasıl gözden geçirirlerse o da kentleri öyle incelerdi. Raggles için bir kent birçok insanı içine alan bir tuğla ve harç yığını değildi. Birçok yaşamı bir araya getiren; kendine özgü bir çeşnisi, kendine özgü duyguları ve benliği, kendine özgü bir ruhu olan, şairane bir varlıktı."
---
Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message -
Şiir | Ümit Yaşar Oğuzcan - Dağ Rüzgarı
Ümit Yaşar Oğuzcan - Dağ Rüzgarı
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
Keyifli dinlemeler...
---
Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message -
Şiir | Ümit Yaşar Oğuzcan - Her Sabah Seninle Başlar
Şiir: Ümit Yaşar Oğuzcan - Her Sabah Seninle Başlar
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
Müzik: Can Atilla - Hamamda İlk Gözyaşları
"Önce gözlerin girer odamdan içeri
Sonra ellerin, saçların dudakların
Bir bir hatırlarım
Her sabah senin olan ne varsa
Yüzüm aydınlanır
Şarkılar söylemek gelir içimden
Yakında bir kuş öter
Uzaklarda bir tren sesi
Sonra kornalar, çocuk ağlamaları
Vapur düdükleri
Sesler bir uğultu halinde yükselir büyük şehirlerden
Ve alışılmış bir yaşamaktır çöker omuzlarıma
Sarar benliğimi birden
Büyük, devamlı dalgalar halinde duygularım
Her sabah seninle başlar
Ve ben her sabah
Ta içimde bir ağrı gibi yokluğunu duyarım
Her sabah
Rezil insanlar bekler her köşebaşında beni
Yüzleri, yürekleri kadar kirlidir
Biri gider, biri gelir
Biri gider, biri gelir
Yakamda duygusuz iğrenç elleri
Ve soğuk gözbebekleri gözlerimde
O alışılmış yaşamak ki her sabah
İğreti bir elbise gibi durur üzerimde
Bir isyandır sarar içimi
Her şeyi üzerimden çıkarıp atasım gelir
Fakat insanlar, insanlar bırakmaz beni
Biri gider, biri gelir
Hep aynı ses, aynı şarkı
Aynı sağır gökyüzü
Dilsiz bir deniz
Kör bir düzen
Hep aynı kör döğüşü
Yalancı yüzler, aptalca bakışlar
O iki yüzlü selamlar
Hep aynı tempoda geçen manasız bir gün
Hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri
Ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar
Ya o geceler satılmış, utanç dolu
Büyük avizelerin aydınlattığı sefil yüzlerimiz
Renkli kumaşlar, altın kol düğmeleri
Kristal kadehlerde kral içkiler
O hesaplı dostluklar
Satın alınmış sevgiler
Ben alışılmış şeyleri sevmem, bilirsin
Yaşamaksa dilediğim gibi yaşamalıyım
Sevmekse gönlümce sevmeliyim
Kendi ellerimle yazmalıyım alın yazımı
Ölmekse istediğim anda ölmeliyim
ve yaşıyorsam
Her şey bambaşka olmalı seninle
Alışılmış şeylerden öte
Yalanlardan, düzenlerden uzak
Yeter, yeter artık
Dönmesin o eski plak
Her şey gölümüzce olsun
Bulsun
Dilediği zaman ellerim ellerini
Paylaşalım seninle bütün geceleri
Sabahları, akşam üzerlerini
Görülmemişi görelim, tadılmamışı tadalım
Şarkılar söyleyelim kimsenin bilmediği
Yüzüm her zaman aydınlık olsun aydınlığında
Her zaman sevgiyle gülsün gözlerimin içi
Yeter artık, yeter
Kırılsın o çemberler
Sarsın her yanımızı bir yaşama sevinci
Ayrılıklar, kederler, gözyaşları bitsin
Bütün bir ömür boyunca
Seninle başlayan sabahlarım
Seninle sürüp gitsin.
---
Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message -
Öykü | Ümit Yaban - Kavaklar
Öykü: Ümit Yaban - Kavaklar (İshak Edebiyat)
Seslendiren: Yusuf Can Gökkaya
"Sonra bir anda ismim sokakta çınladı, ben arkamı döndüm annemin koşarak bize yaklaştığını gördüm. Bir yanda Gazi abinin kırbacının sesi diğer yanda annemin sokağı inleten tiz sesi… Annem hem bağırıyor hem de ayakları önden fırlayacakmış gibi duran terlikleriyle bize yaklaşıyordu. Mesafe kısalıyor, yüzündeki anlamsız ifadede belirgin bir hâl almaya başlıyordu. Ama ben yine de annemin yüzünden geçen ifadeleri okumakta zorlanıyordum. Şah damarı nehirdeki balık kadar oynak görünüyordu. "
---
Send in a voice message: https://podcasters.spotify.com/pod/show/cancaseyler/message