22 episodios

Karakutu, gençlerin tarihsel adaletsizliklerin nedenlerini ve sonuçlarını eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirerek insan hakları ve demokratik değerler konusunda duyarlılık kazanmasını hedefleyen bir sivil toplum kuruluşudur.

Adalet Arayışı Seminerleri Nedir?

Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında, Türkiye’de ve dünyanın diğer ülkelerinde toplumsal hafıza, geçmişle yüzleşme, hakikat ve adalet arayışı konularında araştırmacı, sanatçı ve aktivistlerin deneyimlerinin paylaşıldığı seminerleri kapsıyor.

Adalet Arayışı Seminerleri Karakutu Derneği

    • Cultura y sociedad

Karakutu, gençlerin tarihsel adaletsizliklerin nedenlerini ve sonuçlarını eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirerek insan hakları ve demokratik değerler konusunda duyarlılık kazanmasını hedefleyen bir sivil toplum kuruluşudur.

Adalet Arayışı Seminerleri Nedir?

Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında, Türkiye’de ve dünyanın diğer ülkelerinde toplumsal hafıza, geçmişle yüzleşme, hakikat ve adalet arayışı konularında araştırmacı, sanatçı ve aktivistlerin deneyimlerinin paylaşıldığı seminerleri kapsıyor.

    Edebiyat, Kolektif Anımsama ve Hakikat | Erol Köroğlu & Gaye Boralıoğlu

    Edebiyat, Kolektif Anımsama ve Hakikat | Erol Köroğlu & Gaye Boralıoğlu

    Adalet Arayışı Seminerlerimiz devam ediyor! 

    27 Nisan Çarşamba günü 18:30'da edebiyat ve hafıza temasıyla gerçekleştirdiğimiz seminerde "Edebiyat Nasıl Kolektif Anımsama Metni Haline Gelir? Yaşar Kemal'in 'Bir Ada Hikâyesi Dörtlüsü' Üzerinden Bir Tartışma" başlıklı konuşmasıyla Erol Köroğlu ve "Hakikati Bize Kim Anlatacak?" başlıklı konuşmasıyla Gaye Boralıoğlu bizimle oldu.


    "Edebiyat Nasıl Kolektif Anımsama Metni Haline Gelir? Yaşar Kemal'in 'Bir Ada Hikâyesi Dörtlüsü' Üzerinden Bir Tartışma"


    Yaşar Kemal’in “Bir Ada Hikâyesi” dörtlüsü en temelde savaş karşıtı bir anlatıdır. Yazar, Anadolu’nun 1915’ten 1925’e kadar geçen on sene içerisinde, Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’ndan nasıl etkilendiğini, bu travmatik etkiyle savaşın hemen ardından nasıl başa çıkmaya çalıştığını vermeye odaklanır. Bu anlamda da, söz konusu dönemdeki savaşları bir mecburiyet, daha da kötüsü bir kahramanlık anlatısı olarak sunan tüm edebi ve edebi olmayan anlatılara yönelik bir “karşı-anlatı” kurar. Böylece bir anlamda, savaş yanlısı metinlerin şimdiye kadar tamamlayıcı unsur olarak yararlandığı ya da işlerine gelmediğinde görmezden geldiği madun anlatılara dayalı yeni bir anımsama yordamı ya da kapsamlı bir anımsama metni sunuyor olmaktadır.


    "Hakikati bize kim anlatacak?"

    Sahici bir adalet tesisi ancak hakikatin mümkün olduğunca çok kişi tarafından aynı şekilde anlaşılmasıyla mümkündür. O zaman şu soru çıkar karşımıza: İnsana dair hakikati bize kim anlatacak? Tarihçiler mi? Siyasetçiler mi? Bilim insanları mı? Elbette bu disiplinlerin hepsinden hakikate dair bazı veriler gelir bize; her ne kadar şüpheli ve gelip geçici olsa da. Bunların dışında hakikate dair çok daha derin ve zamanlar üstü bir bilgiyi de bize edebiyat verir. Edebiyatın hakikat bilgisi doğrudan hafızadan beslenir. Yazar eserini oluştururken konusu, tekniği ne olursa olsun muhakkak bir iç yolculuk yapar ve sadece kendi anılarına değil, insanlığın ortak hafızasının kadim bilgisine de geri döner. Edebiyatı zamanlar üstü, güçlü ve gerçek kılan da budur. Hafıza, yazarın yatağıdır. Proust bir kurabiyenin hafızasındaki izlerini takip ederek Kayıp Zamanların İzinde adlı dev eseri yarattı. Her yazar için bir madlen kurabiyesi vardır ve bu edebiyatın çekirdeğidir. 


    Erol Köroğlu kimdir? 
    Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi. Edebiyat ve kültür tarihçisi. Doktora tezinin Türkçesi Türk Edebiyatı ve Birinci Dünya Savaşı (1914-1918): Propagandadan Millî Kimlik İnşasına (İletişim, 2004) ve İngilizcesi Ottoman Propaganda and Turkish Identity: Turkish Literature during World War I (I.B.Tauris, 2007) başlıklarıyla yayınlandı. Türkçe ve İngilizce makaleleri çeşitli akademik ve akademi dışı süreli yayınlarda yayınlandı. Temel araştırma alanları 19. ve 20. yüzyıl modern Türk edebiyatı ve edebi kültür tarihi, Türk milliyetçilikleri, edebiyat ve tarih etkileşimi, anlatı kuramlarıdır. 


    Gaye Boralıoğlu kimdir? 

    İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde sistematik felsefe ve mantık okudu, aynı bölümde yüksek lisans yaptı. Gazeteci, reklam yazarı ve senaryo yazarı olarak çalıştı. Atıf Yılmaz’ın yönettiği Eylül Fırtınası adlı filmin senaryosunu yazdı. Mi Hatice adlı öyküsü kısa film oldu ve çeşitli festivallere katıldı. Hepsi Hikâye, Meçhul, Aksak Ritim, İçimdeki Ses, Mübarek Kadınlar, Dünyadan Aşağı ve Ümit Kıvanç ile ortak yaptıkları Haysiyet adlı kitapları vardır. Aksak Ritim ile 2011 Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü Mansiyonu’nu, Mübarek Kadınlar ile 2015 Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü, Dünyadan Aşağı ile Duygu Asena Roman Ödülü’nü kazandı. Öyküleri ve kitapları başta Almanca ve Arapça olmak üz

    • 1h 2 min
    Gomidas Vartabed'in Müzik Mirası | Burcu Yıldız & Melissa Bilal

    Gomidas Vartabed'in Müzik Mirası | Burcu Yıldız & Melissa Bilal

    Bu panelde, 2019 yılında Birzamanlar Yayıncılık tarafından yayınlanan  Kalbim O Viran Evlere Benzer: Gomidas Vartabed'in Müzik Mirası adlı  kitabımızdan yola çıkarak, 19. yüzyılın ikinci yarısında Kütahya’da  doğmuş, çalışmalarını Osmanlı ve Rusya imparatorlukları ile Avrupa’nın  çeşitli ülkelerinde yürütmüş Ermeni bir müzisyen ve müzikoloğun, Gomidas  Vartabed'in yaşamına ve geride bıraktığı müzikoloji mirasına dair  bilgiler aktaracak; derlemelerinin ve araştırmalarının tarihsel arka  planına, Türkiye müzikoloji tarihyazımında sessizleştirilme sürecine,  tanımladığı Ermeni müziği otantisitesine ve oluşturduğu müzikal  estetiğin icra ve söylem düzeyinde güncel temsillerine değineceğiz.

    Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr

    Bizimle iletişime geçmek için info@karakutu.org.tr adresine yazabilirsiniz.

    • 1h 56 min
    Popüler Kültürde Geçmişle Yüzleşme: Kulüp Örneği | Betsy Penso & Ohannes Kılıçdağı

    Popüler Kültürde Geçmişle Yüzleşme: Kulüp Örneği | Betsy Penso & Ohannes Kılıçdağı

    2 Mart Çarşamba günü 18:30'da popüler kültürde geçmişle  yüzleşme ve adalet arayışı bağlamında ‘Kulüp’ dizisini  konuşuyoruz. “Modern Çağda Komşunu Tanıma Metodu: Netflix” başlıklı  konuşmasıyla Betsy Penso (@betsypenso) ve “Popüler Kültür ve  Tarihle Yüzleşme - Ne Seninle Ne Sensiz: Kulüp Örneği” başlıklı  konuşmasıyla Dr. Ohannes Kılıçdağı (@ohannes_kilicdagi) bizimle oldu.Popüler kültürde geçmişle yüzleşme ve adalet arayışı bağlamında ‘Kulüp’ dizisini  konuşuyoruz. “Modern Çağda Komşunu Tanıma Metodu: Netflix” başlıklı  konuşmasıyla Betsy Penso (@betsypenso) ve “Popüler Kültür ve  Tarihle Yüzleşme - Ne Seninle Ne Sensiz: Kulüp Örneği” başlıklı  konuşmasıyla Dr. Ohannes Kılıçdağı (@ohannes_kilicdagi) bizimle oldu.



    Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr
    Bizimle iletişime geçmek için info@karakutu.org.tr adresine yazabilirsiniz.

    • 1h 23 min
    Bir Hafızalaştırma Aracı Olarak Belgeseller | Ümit Kıvanç & Zeynep Dadak

    Bir Hafızalaştırma Aracı Olarak Belgeseller | Ümit Kıvanç & Zeynep Dadak

    Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında düzenlediğimiz Adalet Arayışı  Seminerleri yeni konu ve konuklarla çevrimiçi olarak devam ediyor.  Belgesel ve hafıza temasıyla "Bir Hafızalaştırma Aracı Olarak  Belgeseller" başlıklı konuşmalarıyla Ümit Kıvanç ve Zeynep Dadak bizimle  oldu.

    Çalışmalarımızla ilgili detaylı bilgi için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz: www.karakutu.org.tr
    Bizimle iletişime geçmek için info@karakutu.org.tr adresine yazabilirsiniz.

    • 1h 45 min
    Kent Hakkı ve Kentsel Planlama | Murat Güvenç & Gül Köksal

    Kent Hakkı ve Kentsel Planlama | Murat Güvenç & Gül Köksal

    Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında düzenlediğimiz Adalet Arayışı  Seminerleri yeni konu ve konuklarla çevrimiçi olarak devam ediyor.

    "Kent Hakkı ve Kentsel Planlama" üzerine konuştuk. Prof Dr. Murat Güvenç  "Tarih İçinde Taksim ve Gezi Parkı Alanı", Doç. Dr. Gül Köksal  "Kolektif Kent Hakkı Bağlamında Taksim Meydanı" başlıklı konuşmalarıyla  bizimle oldular.

    “Tarih İçinde Taksim ve Gezi Parkı Alanı”

    Taksim Meydanı, kentin uzun tarihi içerisinde her zaman çok önemli bir  yer, kentin arızalı topografik yapısı içerisinde kentin karar merkezine  ve konut alanlarına kolay erişim sağlayan bir transfer noktası oldu. Bu  stratejik önemi Taksim ‘in zaman içerisinde, farklı işlevlerde  uzmanlaşmasına, farklı anlamlar kazanmasına ve deyim yerindeyse bir  “arzu nesnesine” dönüşmesine yol açtı. Sunuşun ilk  bölümünde Taksim ‘in süregelen önemini “hatlar-şehirciliği”, (su aktarım  ve dağılımı),  Saray’ın yer değiştirmesi, ve Merkezi İş Alanı‘nın  genişleme süreçlerine bağlı olarak yorumlayacağım.   Taksim ‘in 20 yüzyıl da sergilediği dönüşümleri, ikinci bölümde,  elektrifikasyon Beyoğlu yakasının yeni kent makro-formu içindeki özgün  konumu, toplumsal ekolojide yarattığı değişim, ve “bitişik büyüme  dinamikleri”, üzerinden ele alacağım. Taksim’in bir kamusal alan olarak  zamanın aşındırıcı etkilerine meydan okuyan direncini,  sonuç bölümünde,  toplumsal tarih içerisinde, üstlendiği işlevler ve tekil dinamik  etkileşim kalıpları üzerinden tartışacağım.

    Murat Güvenç kimdir?

    Murat Güvenç 1953’te doğdu. St. Joseph lisesini ve ODTÜ Mimarlık  Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünü bitirdi. Aynı bölümde 28 yıl  öğretim elemanı olarak çalıştı.  Kent ekolojisi, sanayi coğrafyası,  İstanbul ve kent sosyolojisi alanında çalışmaları vardır. Emlak Bankası  1926-1998; Kurum Tarihi ve Türkiye Seçim Atlası 1950-2009 ‘ın eş yazarı  olan Prof. Güvenç, İstanbul 1910-2010 kent sergisinin Toplumsal ve  Ekonomik Coğrafya temasının küratörlüğünü yapmıştır. Prof. Güvenç  2007-2010 yılları arasında Tarih Vakfı Yönetim Kurulu Başkanlığı,   2014-2019 yılları arasında TESEV Yönetim Kurulu üyesi ve Başkan  Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 2014 ten bu yana Kadir Has  Üniversitesi İstanbul Çalışmaları Merkezini yönetmektedir.

    “Kolektif Kent Hakkı Bağlamında Taksim Meydanı”

    Kolektif kent hakkı bağlamında ele alacağımız Taksim Meydanı, bilindiği  üzere uzun yıllara dayalı katmanlaşmış bir kentsel birikim alanıdır.  Taksim Meydanı'nın somut mekansal ortamı; kültürel, mimari,  politik-ekonomik, sosyal boyutlarıyla somut olmayan değerleri bugüne  taşır ve bu birikimler aynı zamanda kendi içinde çatışma ve çelişkileri  de barındırır. Tam da bu nedenle Meydan, kent hakkının nasıl ele  alınacağı konusunda bir laboratuvar özelliği kazanır. Alana ilişkin çok  sayıda araştırma ve tartışma da bu durumun farklı veçhelerini ortaya  koymaktadır.  Bu sunumda söz konusu araştırma ve tartışmalar üzerinden kolektif kent  hakkının Taksim Meydanı'ndaki tezahürü ve yakın zamanda alana yönelik  projelendirme çalışmaları bağlamında yerel-merkezi yönetimler tarafından  tercih edilen katılımcılık yöntemlerinin değerlendirilmesi  yapılacaktır.

    Gül Köksal kimdir?

    Kültürel değerler, mimarlık politikası/eleştirisi, müşterekleşme pratikleri, 21. yüzyılda mekan üretimi ve eşit-adil-özgürleştirici başka bir dünya yolunda mekan üretimi üzerine çalışmaktadır. Mimarlık lisans eğitiminin ardından İTÜ Restorasyon Anabilim Dalı'nda yüksek lisans ve doktora yaptı. Türkiye'nin farklı bölgelerinde koruma/restorasyon uygulamalarında, arkeolojik kazılarda, ilgilendiği

    • 1h 31 min
    Üniversitelerin Direniş Hafızası | Mertcan Doğan & Zeynep Kadirbeyoğlu

    Üniversitelerin Direniş Hafızası | Mertcan Doğan & Zeynep Kadirbeyoğlu

    Hafıza Yolculuğu Programı kapsamında düzenlediğimiz Adalet Arayışı Seminerleri yeni konu ve konuklarla çevrimiçi olarak devam ediyor. 

    "Üniversitelerin Direniş Hafızası" üzerine konuştuk. Demokrasi, Barış ve Alternatif Politikalar Araştırma Merkezi’nden Mertcan Doğan “Otoriter Rejimler Karşısında Öğrenci Direnişleri: Türkiye ve Hindistan Örnekleri” ve Boğaziçi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Zeynep Kadirbeyoğlu’nun “Kurumsal Özerklik ve Akademik Özgürlüğün Önemi: Boğaziçi Üniversitesi Örneği” başlıklı konuşmalarıyla bizimle oldular.

    “Otoriter Rejimler Karşısında Öğrenci Direnişleri: Türkiye ve Hindistan Örnekleri” Konuşma boyunca güncel olarak Türkiye’de Boğaziçi eylemleri ve yakın geçmişte Hindistan’da gerçekleşen Jawaharlal Nehru Üniversitesi öğrenci boykotları üzerinden otoriter rejimler karşısında öğrenci hareketlerinin; baskıya, totaliterleşmeye, neo-liberal piyasa ekonomisinin yarattığı tahribata nasıl direndiğini, direniş pratiklerinin otoriter ve sağ popülist iktidarlar karşısında nasıl dönüştüğünü konuşmaya çalıştık. Üniversitelerin “ötekinin” kendi bilgisini hâkim olan anlatıya karşı üretmesi açısından kıymetli direniş mekânları olduğu üzerinde duruyoruz. Böylece özellikle Boğaziçi eylemleri sırasında sıkça sorulan “Gökkuşağı bayraklarının orada ne işi var?” sorusuna da bir cevap vermiş olduk. Hindistan’da bunun karşılığının ne olduğunu irdeleyip, öğrenci hareketlerinin iktidar karşısında nasıl bir direniş hafızası yarattığını konuşma fırsatı buluyoruz. 

    Mertcan Doğan kimdir? 

    Mertcan Doğan, Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler son sınıf öğlencisi. Ankara’da çeşitli derneklerde gönüllü faaliyetlerde bulunmakta. Bunlardan bir tanesi Ağustos 2020’den bu yana gönüllü araştırmacı olarak görev yaptığı, röportajlar ve blog yazıları hazırladığı Demokrasi, Barış ve Alternatif Politikalar Derneği (DEMOS). Aylık DEMOS bülteninde hem içeriklerin düzenlenmesine katkı sunuyor hem de bültende barış ve sanatın buluştuğu bir köşede yazılar yayınlıyor. Geçtiğimiz şubat ayında “Otoriter Rejimler Karşısında Öğrenci Hareketleri: Türkiye ve Hindistan Örnekleri” başlıklı, Boğaziçi eylemleri ve Hindistan’daki öğrenci hareketleri arasındaki benzerlikleri tartıştığı bir blog yazısı kaleme aldı. Kişisel olarak Orta Doğu ve Hindistan coğrafyasında toplumsal hareketler ve bunların tarihsel dönüşümleri ile ilgileniyor.

    “Kurumsal Özerklik ve Akademik Özgürlüğün Önemi: Boğaziçi Üniversitesi Örneği” Bir kamu üniversitesi olduğu 1971 yılından itibaren, Boğaziçi Üniversitesi’nin öğretim üyeleri kurumsal özerkliği korumak ve bu sayede akademik özgürlüğü güvence altına almak için çaba harcamıştır. Elbette kimi zaman özerklik ciddi darbeler almıştır. Bunlardan en önemlisi 1981 yılında YÖK’ün kurulmasıdır. Yıllar içerisinde üniversiteleri bir güvenlik sorunu olarak gören zihniyet ne yazık ki değişmemiş, çeşitli dönemlerde farklı gruplar değişik gerekçelerle üniversitenin özerk hareket etmesinin önüne geçmeye çalışmıştır. Konuşmada Boğaziçi Üniversitesi özelinde yıllar içinde geliştirilmiş olan katılımcı mekanizmaları, çeşitli dönemlerde ortaya çıkan itirazları ve günümüzdeki ciddi müdahaleyi ele aldık. 

    Zeynep Kadirbeyoğlu kimdir? 

    Zeynep Kadirbeyoğlu Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamladıktan sonra Cambridge Üniversitesi’nde MPhil derecesi aldı. 2008 yılında McGill Üniversitesinde Siyaset Bilimi alanında doktorasını tamamladıktan sonra Boğaziçi Üniversitesinde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde çalışmaya başladı. Demokratikleşme, çevre, alternatif g

    • 57 min

Top podcasts de Cultura y sociedad

The Wild Project
Jordi Wild
A solas... con Vicky Martín Berrocal
Podium Podcast
LO QUE TÚ DIGAS con Alex Fidalgo
Alex Fidalgo
Yo documental
Uveobe
Crims
Catalunya Ràdio
Los expulsados del paraíso. Sobrevivir a los Testigos de Jehová
ABC