500 episodi

Sosyal medyanın en güçlü haber mecrası Yeni Şafak.
Yeni Şafak Gazetesi olarak yayın hayatına başladığımız ilk günden itibaren ülkemizde demokrasinin tüm kurumları ile yerleşmesi, milli irade ve değerlerimizin hâkim olması için tüm gücümüzle çalıştık. Bu ülkenin geleceğinin derin sularda boğulup gitmemesi için çaba sarf ettik. Fırtınalı günlerde sığınılacak bir liman olduk. Bugüne kadar ülkemize yapmış olduğumuz katkıyı bundan sonra da okurlarımızın desteği ile sürdürmeye devam edeceğiz. Her gün Yeni Şafak’la yeni bir umut olacak.

Yeni Şafak Yazarlar Yeni Şafak

    • News

Sosyal medyanın en güçlü haber mecrası Yeni Şafak.
Yeni Şafak Gazetesi olarak yayın hayatına başladığımız ilk günden itibaren ülkemizde demokrasinin tüm kurumları ile yerleşmesi, milli irade ve değerlerimizin hâkim olması için tüm gücümüzle çalıştık. Bu ülkenin geleceğinin derin sularda boğulup gitmemesi için çaba sarf ettik. Fırtınalı günlerde sığınılacak bir liman olduk. Bugüne kadar ülkemize yapmış olduğumuz katkıyı bundan sonra da okurlarımızın desteği ile sürdürmeye devam edeceğiz. Her gün Yeni Şafak’la yeni bir umut olacak.

    Selçuk Türkyılmaz - Domuzlar kutsal kitaplarla beslenmez

    Selçuk Türkyılmaz - Domuzlar kutsal kitaplarla beslenmez

    Yıllardır Müslümanlarla ilgili Batı basınına yansıyan fotoğraflarda belirgin bir
    olumsuzluk vardı. Bizde de durum benzerdi. Müslümanlarla ilgili fotoğraflar bizim
    basınımızda da olumsuzluklar içermiştir. Bu yayımlar kasıtlı olarak yapılırdı, bunda herhangi
    bir şüphe yoktur. Gücü elinde bulunduranlar zihinleri kolonize ederek yeniden
    biçimlendiriyorlardı. “Zihnî sömürge” kavramının bu durumu tanımlamak bakımından
    yetersiz kaldığını hatırlatmak isterim. Bunun yerine “müstemleke zihniyeti” ve “müstemleke
    aydını” gibi daha doğru tanımları yaygınlaştırmak gerekir. Zihinleri biçimlendirdikleri için
    nasıl düşünülmesi gerektiğine karar verebiliyorlardı. Müstemleke aydını gözünün içine
    sokulan fotoğrafa ikna oluyor ve terör kavramı ile İslam arasında ilişki kurmakta sakınca
    görmüyordu.
    Bugün Gazze’den bize yansıyan fotoğraflara bakmaya cesaret edemediğimiz bir
    dönemden geçerken Amerikalı, İngiliz, Fransız, Alman devlet erkânının bizim bakamadığımız
    fotoğrafların failleri oldukları çok açıktır. İnsan avına çıkanlara destek olmaları hatta avların
    cansız bedenleri üzerinde kutlama yapmaları sıradan bir hadise değildi. Bu yaşananların din
    ile ilişkisi çok da açık değildir. Buna mukabil failler millet ve devlet bağlarını gizlemeye dahi
    gerek duymuyorlar. Arada din adamları da görünmüyor değil fakat basına yansıyan
    fotoğraflara bakıldığında bizzat insan avına çıkanlarla devlet adamlarının resimlerinin öne
    çıktığını görüyoruz. Asker kılıklı insanlarla Batılı devlet adamlarının resmigeçidi ile ortaya
    yeni bir tablo çıktı. Bu tablo bütün insanlığı tehdit anlamını taşır.

    • 4 min
    Levent Yılmaz - Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar

    Levent Yılmaz - Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar

    Türkiye gelişmekte olan bir ekonomi. Türkiye ekonomisinin de en kronik
    problemlerinden bir tanesi cari açık. Cari açık tarafında ise en büyük etki enerji
    ithalatından kaynaklanıyor. Yani Türkiye bir yandan gelişmiş ülke olma yolunda
    ilerlerken daha fazla enerjiye ihtiyaç duyuyor diğer yandan ithal ettiği enerji de makro
    ekonomik dengeleri açısından olumsuz sonuçlar doğuruyor. Bu bakımdan Türkiye
    için her bir damla petrol ve her bir metreküp doğalgazın değeri sadece ekonomik
    değil aynı zamanda stratejik önem taşıyor.
    Geçtiğimiz Cuma günü Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın bir
    haber kanalındaki mülakatını dikkatle takip ettim. Zira Bakan Bayraktar,
    konuştuğundan çok daha fazlasını eyleme döken bir yapıda olarak tanındığı için satır
    aralarından yeni çıkarımlar yapmaya çalıştım. Bayraktar enerji alanında oldukça
    güçlü bir profil. Özel sektördeki üst düzey yöneticilik tecrübesinin hemen ardından
    bürokraside önemli görevlerde bulundu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda; Dış
    İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü, müsteşar yardımcılığı ve bakan
    yardımcılığı yaptı. Altı sene Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nda Kurul üyeliği
    görevini yerine getirdi. Yani sektörde masanın iki tarafını da bilen bir isim.
    Gelelim Bakan Bayraktar’ın mülakatında benim en çok ilgimi çeken kısımlara. İlki ve
    belki de en önemlisi Türkiye Petrolleri’nin (TPAO) Gabar’dan çıkardığı petrol.
    Bayraktar Gabar’da hali hazırda günlük petrol üretiminin Haziran ayı başında 50 bin
    varile çıkarılacağını ifade ediyor. Bu miktar böylesi kalitede bir petrol için bugünkü
    fiyatlarla günlük yaklaşık 4,4 milyon dolara denk geliyor. Ayrıca devam eden
    çalışmalarla üretim miktarının yıl sonunda günlük 100 bin varile çıkarılacağının altını
    çiziyor. Bu da günlük 8,8 milyon dolar demek ki bugünkü fiyatlarda yıllık 3,2 milyar
    dolarlık bir üretim anlamına geliyor.

    • 3 min
    Gökhan Özcan - Zulmğün 'masiva'sında dolaşmak

    Gökhan Özcan - Zulmğün 'masiva'sında dolaşmak

    Haftalardır sözlerin tükendiği bir yerden bir şeyler bulup çıkarmaya, sızım
    sızım sızlayan kelimeleri bir arada durmaya çalışıyorum. Hem şahit
    olduklarımız bildiğimiz her türlü insaf haddini aştığı için böyle bu hem de
    kafamızı kaldırıp bir şey söylemeye hak sahibi olmadığımız için. Aslında
    sesimizi kesip suçumuzu itiraf etmemiz, nedametle boyun bükmemiz
    gereken bir durumdayız. Kurduğumuz her cümle sanki dönüp önce bizim
    yakamıza yapışıyor, insanlığımızı şöyle adamakıllı bir silkeliyor gibi
    geliyor bana.
    Bu kelimeler bedelini ödediğimiz kelimeler değil çünkü... İnsaniyet
    namına konuşmak, şimdilerde bizim değil, Gazzeli kardeşlerimizin hak
    ettiği bir şey... Bize ancak susmak, söyleyene içimizden şanlı bir zafer
    dilemek, onlara şanlı bir zafer bahşetmesi için Kadir Mevla'ya niyaz
    etmek, zalime, zalimliğe, zulmün ortaklarına, yardakçılarına eksiksiz bir
    kalple buğz etmek, 'insan'a, insanlığa, insaniyete savaş açanı, masumiyeti
    katledeni, uçan kuşlara, bahar dallarına, zeytin ağaçlarına bile vahşice
    zulmedecek kadar yoldan çıkanı telin etmek düşer.

    • 3 min
    Erdal Tanas Karagöl - Enflasyonu ile mücadelede beklentilerini kırmak ve fiyat yapışkanlığının...

    Erdal Tanas Karagöl - Enflasyonu ile mücadelede beklentilerini kırmak ve fiyat yapışkanlığının...

    Enflasyonun düşürülmesi ekonomide öncellikli konuların başında gelmektedir. Enflasyonda
    artış olacağı beklentisinin kırılması ve fiyat yapışkanlığının önüne geçilmesi fiyat istikrarı
    için olmazsa olmaz önemli hususlardandır.
    BEKLENTİ ENFLASYONU
    Ekonomide enflasyonunun bir nedeni arz ve talep arasında var olan dengesizlik sonucu
    meydana gelen talep artışı ile ortaya çıkan talep enflasyonu ve üretim maliyetlerindeki
    artış nedeniyle ortaya çıkan maliyet enflasyonu; diğer önemli neden ise enflasyonun
    artacağı beklentisinin enflasyonu artırmasıdır.
    Bu da beklenti enflasyonu olarak öne çıkmaktadır. Önümüzde dönemlerde enflasyonun
    artacağını bekleyen veya düşünen tüketicilerin daha fazla mal alması, ev sahibinin ev
    kirasını arttırması ve birçok üreticinin ürettiği mal ve hizmetlerin fiyatlarını arttırması
    beklenti enflasyonu için önemli örneklerdendir.
    Diğer yandan, enflasyonun artacağı beklentisi güçlü olduğunda enflasyonun etkilerini
    azaltmak için artan ücret talepleri mal ve hizmet fiyatlarının artmasını da beraberinde
    getirecektir.
    Dolayısıyla, beklentilerin ve taleplerin birbirini izlediği bir durum ortaya çıkmaktadır.
    Bu nedenle, enflasyon ile mücadelede en önemli politikaların başında fiyatların sürekli
    artmayacağı yönünde toplumun tüm kesimleri tarafından benimsenen bir kabul olması
    önem taşımaktadır.
    FİYAT YAPIŞKANLIĞI

    • 2 min
    TURGAY YERLİKAYA - Yeni Tehditler Ve Türkiye’nin Kurumsal Güncellenmesi

    TURGAY YERLİKAYA - Yeni Tehditler Ve Türkiye’nin Kurumsal Güncellenmesi

    Zaman zaman bu köşede kaleme aldığım yazılarda, değişen bilgi ve iletişim
    teknolojilerinin oynadığı role ilişkin analizler yapıyorum. 90’lar boyunca
    internetin gelişimi ve askeri alanda kullanımının rolü bugün yapay zeka ve bulut
    sistemleri üzerinden tartışılmaktadır. Her geçen gün yeni teknolojilere entegre
    bir sistem inşa etme çabası, hiç kuşkusuz çağın koşullarına ayak uydurma ile
    ilgili.
    Sınır kavramının bulanıklaştığı günümüz dünyasında, sınır ötesinden gelen
    tehditleri ortadan kaldırma ve bu alanda karşılaşılan riskleri öngörebilme
    konusu sadece bireyler ya da şirketlerle sınırlı değil. Devlet ve devlet üstü
    topluluklarının da büyük önem verdiği bilim ve teknoloji konusu, çağın
    koşullarına entegre olamayanların oyun dışı kaldığı bir ortamı da söz konusu
    kılmaktadır. Nitekim Sosyal Darwinist bir dünyada, bilgi ve iletişim
    teknolojilerindeki yeni koşullara adapte olamayan devletlerin
    güvenliklerini sürdürebilme ve egemenliklerini devam ettirebilme
    koşullarında ciddi sorunlar ortaya çıkmaktadır.
    Güncel Krizler ve Yeni Koşullar
    Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşmesinin
    ardından, siber uzay, medya ve bilgi teknolojilerinin de savaşın seyrini
    değiştirmek amacıyla yoğun biçimde kullanıldığına şahit oluyoruz. Rus
    bankalarının uluslararası para transferi sağlayan SWIFT sisteminden çıkarılması,
    Russia Today ve Sputnik’in AB’de yasaklanması, bununla birlikte başta ABD
    olmak üzere NATO bünyesinde kurulan STRATCOM üzerinden de Rusya’nın
    Batı’da uyguladığı iddia edilen siber savaş ve dezenformasyonuyla mücadele
    edilmesi, bu gerçekliğin algılanması açısından oldukça önemli. Avrupa Birliği’nde
    üst düzey görevleri icra eden Josep Borrell’in “Rusya’nın sadece Ukrayna’yı
    fiziksel olarak işgal etmek istemediği bunun yanı sıra zehirli mesajlarla ve yalan
    haberlerle insanların zihinlerini de etkilemeye çalıştığını” yönündeki ifadeleri
    dikkate değerdi. Nitekim Rusya’nın TikTok üzerinden Ukrayna’daki savaşın
    psikolojik boyutunu etkilemeye yönelik manipülatif videolar ürettiği Batı’nın
    şikayet ettiği konular arasında. Bu ve benzeri temalar üzerinden NATO
    bünyesindeki STRATCOM’un yayınladığı raporlarda sıklıkla Rusya’nın siber alan

    ve sosyal medya üzerinden üretebileceği tehditlere dikkat çekilmesi ve bunlarla
    ilgili önleyici çalışmalar yapılması önemli.

    • 5 min
    SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN - Küresel Savaşın Kaçınılmazlığına Dâir

    SÜLEYMAN SEYFİ ÖĞÜN - Küresel Savaşın Kaçınılmazlığına Dâir

    Savaşlar çok defâ siyâsal-kültürel-ideolojik değişkenlere dayalı olarak açıklanır.
    Buna göre taraflar bu değişkenlere dayalı olarak uzlaşmaz bir çelişkinin taraflarıdır.
    En barışçıl devirlerde bile savaş , kuvvetli bir ihtimâl olarak kapıdadır. Bir kıvılcım
    onu yangına çevirir.
    Hâlbuki savaşın doğrudan veyâ dolaylı olarak maddî sebepleri vardır. Kadim
    dünyâda savaşlar zırâî açıdan verimli, ticârî olarak ise kilit kıymette olan
    coğrafyaların ele geçirilmesi, kontrol altına alınması ve savunulması adına yaşanırdı.
    Yâni kadim savaşların sâiki iktisâdî manâda maddîdir. Modern dünyâda da
    kapitalist bir çerçevede ekonomik çıkar , paylaşım vb sâikler savaşın ana
    dinamikleridir. Bu hâliyle kadim savaşlar ile modern savaşlar arasında bir
    devamlılıktan bahsedebiliriz. Ama unutmamak lâzım gelir ki ekonomi ile savaş
    arasındaki ilişkiler aslında çok katmanlıdır. Büyüme, yayılma vb sâikler üzerinden
    yapılan savaşları, meselâ paylaşım savaşlarını anlamak ve çözmek, aslında sâdece en
    satıhtaki katmanı görmemizi sağlar.. Orta ve aşağı katmanlar ; yâni biraz daha
    derinlikli bakmayı icâp ettiren katmanlarda ,savaşın ekonomik sıkışmışlık ve
    buhranlardan kurtulmak adına oynadığı hayâtî işlev görülebilir. Modern Batı’nın
    şekillenmesinde bu katmanı çok açık olarak tâkip etmek mümkündür. Feodal
    parçalanmışlık ve sıkışmışlık içinde yaşayan Avrupa , Haçlı Savaşlarını örgütleyerek
    kozasından çıkmayı başarmıştı. Haçlı Savaşlarının , başta Kudüs olmak üzere
    Hristiyanlar için kutsal sayılan toprakları kurtarmak adına yapıldığı söylenir. Hâlbuki
    bu savaşlar dizisi , fakir Avrupa’nın zengin Doğu’yu yağmalamak, oradaki
    zenginliklere el koymak için yapılıyordu. Nitekim bu yağmada en fazla kayıp veren,
    tahribâta uğrayan devlet, farklı mezhepten olsa da mütecâvizler gibi Hristiyan olan
    Doğu Roma olmuştur.
    Haçlı Savaşları iktisâdî olarak talebi arttırmış, zenaatları, imâlathaneleri
    çoğaltıp coşturmuş, ticâreti ve giderek parasal ilişkileri canlandırmıştır.
    Ekonomik mânâda Doğu Akdeniz ticâretinin canlanması olarak bilinen ve biraz da o
    şekilde geçiştirilen devir aslında modern kapitalizmin ilk büyük merhalesidir. Haçlı
    Savaşları yaşanmamış olsa, muhtemelen ne Rönesans ne de onu tâkip eden diğer
    kritik süreçler yaşanabilirdi. Hâsılı, diyalektik bakabilirsek Yeniden Doğuş olarak
    Türkçeleştirebileceğimiz Rönesans kanlı savaşların meyvesidir.
    Kapitalizm, yâni modern dünyânın hâkim ekonomisi için de durum farklı değildir.
    Meselâ iç savaşlar ,kapitalist merkezîleşme, standartlaşma ve bütünleşme
    dinamiklerinin eseridir. Mâhut merkez-çevre (center-periphery) çatışmaları tam da
    bunu ifâde eder.( Araya etnik veyâ mezhebî değişkenlerin girmesi esasa karşılık
    gelmez. Olsa olsa tamamlayıcıdır). Modernliğin kutsadığı, duygulardan,
    öznellikten; yâni neticede ahlâkîlikten sıyırılmış kılçıksız akılcılık değerinin
    karşıladığı da budur. Çok defâ tekli (monadik) ve ayrışık olarak hikâye edilse de
    modern felsefe ve bilim ile çıkar temelli reelpolitik sanılandan daha fazla içli
    dışlıdır.

    • 6 min

Top podcast nella categoria News

La Zanzara
Radio 24
Il Mondo
Internazionale
Non hanno un amico
Luca Bizzarri – Chora Media
Stories
Cecilia Sala – Chora Media
Focus economia
Radio 24
News dal pianeta Terra
LifeGate Radio

Potrebbero piacerti anche…