Kerem Önder Kerem Önder
-
- Religion & Spirituality
Kerem Önder Hocamızın bağımlılık yapan üslûbuyla, Tefsir, Hadis, Fıkıh, Akâid, Siyer ve Tasavvuf gibi İslam ilimlerinin özetini, bu kanalda hiç sıkılmadan ve zorlanmadan hızlı bir şekilde öğrenecek ve hayatınıza tatbik etmekle kalmayıp etrafınızdaki insanlara da kolayca aktarabileceksiniz.
"Sizden hiç bir ücret istemeyenlere tâbi olun. Onlar, hidayete erdirilmişlerdir." ayeti gereğince sohbet videolarımızı, ücret talep etmemek kaydıyla istediğiniz gibi paylaşabilirsiniz. (Yasin 21)
Tebliğ niyetiyle tanıdığınız herkese kanalımızı tavsiye edin. Çünkü:
"Kim, iyi bir işe aracılık ederse, onun d
-
Abdülkadir Geylani Sohbetleri 13 - 2. Kısım / Kerem Önder
Ey evlâd! Afiyet, afiyeti aramamaktır. Afiyeti arayan, afiyeti bulmamıştır. Zengin, zenginliği aramaz. Zenginliği fakirler
arar. Şifa aramak hastalar içindir. Şifa, şifayı aramamaktadır. Bütün şifa, Hakk’a teslim olmaktadır. Sebepleri bir yana at.
Kalbini temizle. Putlar varsa çıkar. Her derdin dermanı vardır. Onu bulmak icap eder. Şifaların en büyüğü, Allah’ın
tevhididir. O’nu birlemek iman sahibinin vazifesidir. Tevhid, yalnız dille olmaz, kalple de olmalı... Tevhid ve zühd dille
ve dış varlıkla olmaz.
Akıllı ol. Yapmacıkları bırak. Hevese kapılma. Bir iş yapmak için, câhil hareketleri terk et. Bulunduğun hâl, yapmacık ve
hevesten ibarettir. Riyakârlık da var. Nifak (içi başka dışı başka) hâli de mevcut. Bütün gücünün hedefi halkın sana
tapması oluyor; onların yararını bekliyorsun. Şunu bil ki, halka bir adım atsan; Hakk’tan uzak kalırsın. Sen Hakk'ı
aradığını söylüyorsun; halbuki, halkı arıyorsun. - Ben Mekke’ye gidiyorum, deyip Horasan yolunu tutana benziyorsun.
Tabiî, Horasan'a yakın oldukça Mekke'den uzak kalırsın. İç âleminin temiz olduğunu söylüyorsun; fakat onlardan hem
korkuyor hem de bir şeyler bekliyorsun. Dıştan her kötü şeyi bırakmış gibisin, içten ise ona karışma yollarını arıyorsun.
İçin halk sevgisi ile dolu; dıştan Hakk'ı sevdiğini anlatıyorsun. Bu hâller, dil gürültüsü ile olmaz.
Salih olan o muvahhid kullar, diğer kullara örnektir. Onların her birinin hâli başkadır. Onların bir kısmı dışından dünyayı
bırakır. Bir kısmı içinden bırakır. Bu hâlleri, onlara zarar doğurmaz. Her biri kendi hâline göre iş eder. Hak Teâlâ'nın
kudsî varlığından başkasını göremezler. Bunların kalbi saf ve temizdir. Bu âleme kavuşan, dünya mülkünü kazanmış
olur. Kahraman odur. Bahadır odur.
İslâm dininin dış emirleri insanın dışını süsler. İçe hitap eden gerekleri ise, ruhu nurlandırır; tevhid ve marifet iç âlemi temiz eden gereklerden sayılır. Karşımda duran! Dediler ve diyoruz, şeklindeki sözlerini açıkla, ne demek istiyorsun?..
Bu sözün ne getirebilir?.. Bir şeyin haram olduğunu söylüyorsun. Ama, durmadan yapmaktasın. Bir şeyin helâl
olduğunu söylerken yapmıyorsun. Sende sadece bir iştiha var. Başka bir şey yok. Peygamber (S.A.) efendimiz şöyle
buyururlar: - «Cahile bir defa yazıklar olsun, âlime yedi defa...» Cahile bir defa... sebebi, bilgisiz kalışı. Âlime yedi
defa... sebebi, o bildiği ile iş tutmayışı... İlmin bereketi ondan uzaktır; yalnız vebalini yüklenmiştir.
Öğren, sonra amel et. Sonra halkı bir yana at, Hak’la ol. Hak sevgisini kalbine yerleştir. Hak'la olma arzusu ve O’nun sevgisi sende ciddî bir hâl alınca, Mevlâ seni kendine yaklaştırır. Kendi öz varlığına iletir; orada yok eder. Sonra O dilerse seni halka teşhir eder, arzu buyurursa halk arasına katar. Dünyalık nasiplerini bol bol almak için her varlığı sana iletir. Rüzgârları sana emirle gelir. O’nun bilgisi seni kuşatmıştır. İşlerine halk da muttali olur. Bunlar kendi varlığını bıraktığın anda gelir. O'nunla halka karışırsın; seninle değil... Nefsin şomluğu (uğursuzluğu) ölür. Tabiat zararlı hâlini yitirir. Her şey sana bol gelir. Nefis, heva ve tabiat onlardan kısmet alamaz. Kalbin daima Hak'la olur.
Şu kalp Hakk’a yakın olmadıkça felah bulamaz. Hak Azizdir, Celildir. Evveli, âhiri yoktur. Boşuna sıkışma, zavallı içi bozuk, yanında hayır diye bir şey yoktur. Dediğim hâllerden sende bulunmaz. Sen, ekmeğin ve katığın kölesisin.
Helvaya kulsun. Emrinde bulunduğun efendinin ve atın bendesisin. Doğru olan kalp, halkı bir yana atar, Hakk’a doğru yolculuğa başlar. Yollarda bir şeyler görse, selâm verir, geçer.
İlmiyle âmil olanlar, Peygamber (S.A.) efendimizin vârisleridir. Geçmişteki büyüklerin vekilleridir. Arta kalan halk ise onlara -
Abdülkadir Geylani Sohbetleri 13 / Kerem Önder
“Ey evlâd! Âhireti dünyadan öne al; böyle yap, ikisini birden kazanırsın. Dünyayı âhiretten öne alacak olursan ikisini de
kaybedersin. Ve bu, sana bir ceza olur. Emir almadan nasıl dünya ile uğraşırsın?.. Dünya ile kalbini meşgul etmezsen,
Allah sana yardımcı olur. Başarı ihsanı sana gelir. Bir şey alacak olursan içinde bereket bulunur. İman sahibi hem
dünyası hem de âhireti için çalışır; dünyası ile yalnız sözle olur. İhtiyacı kadar bağlanır ve o kadar alır. Kanaat sahibidir.
Bir yolcu ne kadar azık alabilirse, o da o kadar alır. Çok almaz, çünkü yolculuğa mâni olacağına inanır. Cahilin, bilgi
yoksulu adamın, bütün derdi dünyadır. Bilgi sahibinin, bütün cehdi öbür âlemdir; sonra Mevlâ... ama bu hepsinden
üstün... Önünde bulunan bir parça ekmek, nasıl yeniyor ve nereden geliyor? Nefsin, ona nasıl bakıyor?.. Onu almak
için gayret sarf ediyor mu?.. Vermeyecek olsan seni yıkıyor mu? Bunlara dikkat et. Nefsini kırmaya güçlü olmalısın.
Hak canibine onu böyle vardırman kabil olur.
Şah birdir; güçlüğü bir olan verir, fayda yine O'ndan gelir; hareket ettiren ve durduran O’dur. Sana sataşacak biri varsa
yine O'ndan gelir. Emrinde çalışana O gönderir; veren, alan yine O varlıktır. Yaratan ve doyuran Allah, Azizdir, Celildir.
O ezelî ve ebedî bir varlıktır. Yaratılmışlardan önce O'nun varlığı vardı. Babanızdan ve ananızdan, güvendiğiniz
zenginlerin varlığından önce O gelir. Yer ve semanın, ayrıca onların üstünde ve boşluğunda olan her şeyin yaratanı
O'dur. «O'na benzeyen yoktur; bizzat gören ve işiten O'dur.» (Şura/11)
Ey okuyucu, yalnız beni oku, yer ve gök ehlini bir yana at. Yalnız beni gör, böylece bilgini almış olursun. Bildiği ile amel
edene Hak tarafından kapı açılır. Bu kapı kalp yönünden açılır; Hakk'a oradan varılır. Bu, bildiği ile iş tutanın hâlidir.
Dedikodu ile gününü gün eden, bu hâlden mahrumdur. Sen böyle yaptıkça, bilgini dünya uğruna harcadıkça, eline bir
şey girmez. Dıştan iyi görünse bile, içi bozuk olur. Allah, kullarından herhangi birine hayır dilerse bilgi verir; bu bilgiden
sonra amel ve ihlâs nasib eder; iyilik verir, kendine yaklaştırır, irfan nasib eder, kalp bilgilerini öğretir, sırları çözdürür.
Bunu yalnız o kula yapar. Bu hâlde başkasının iştiraki yoktur. Artık o kul sevilmiştir. Musa peygamber gibi yalnız Hak
varlığın malı olur. Hak Teâlâ, Musa peygambere şöyle buyurdu: «Seni zatım için seçtim.» (Taha/41)
Yâni, benden başkası seni meşgul edemez. Şehvet duyguları, geçici tatlar ve zevkler seni benden alamaz. Yer ve gök
benim katımda söz sahibi olamazlar. Cennet seni doyuramaz; ateş seni korkutamaz. Mülkün sende kıymeti yoktur;
yokluk seni düşündüremez. Hiçbir bağ seni, benden çekemez. Benden başkası seni meşgul edemez. Herhangi bir şekil
seni eğlendiremez ve bana perde olamaz. Hiçbir yaratığın bende hakkı yoktur. Tabiî istek ve şahsî duygular burada yer
alamaz. -
Hz. Musa ve yılan âsâ! / Kerem önder
Kadir gecesi
“Şu sağ elindeki nedir ey Mûsâ?” Taha 17
“Mûsâ dedi ki: “O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim. Onunla başka işlerimi de görürüm.” Taha 18
“Allah, “Onu yere at ey Mûsâ!” dedi.” 19
“Mûsâ da onu attı. Bir de ne görsün o, hızla akan bir yılan olmuş!” 20
“Allah, şöyle dedi: “Tut onu. Korkma! Biz, onu yine eski durumuna döndüreceğiz.” Taha 21
“Asânı yere at!” Mûsâ atıp da onu yılan gibi kımıldanır görünce arkasına bakmadan dönüp kaçtı. (Allah dedi ki:) “Ey Mûsâ! Korkma, benim huzurumda peygamberler korkmaz.” Neml 10
Musa (موىس (adı açık olarak 124 defa geçer. Bir defa "Allah ile konuşan" olarak ima edilir. İbrahim (إبراهيم (adı açık olarak 69 defa geçer. "Allah'ın dostu" olarak ima edilmiştir
“Allah Teâlâ, bu iki şeye işaret edince, onlardan herbirini, kesin bir mucize ve net akli bir delil kıldı ve o asayı, cansızlıktan, kerim olma (canlı olma) haline taşıdı. Binâenaleyh tek bir nazarla, bir cansız varlık, canlı bir varlık haline,
katı bir cisim (olan el de), nurâni - latif bir varlık haline dönüştüğüne göre, Allah, üçyüz altmış gün, kulunun kalbine nazar ettiğinde, onun kalbinin ölüm demek olan isyandan, taat saadetine ve marifet nuruna dönüşmesinde şaşılacak ne var?
O asâ, Hz. Musa´nın sağ elinde idi. Sağ elde oluşunun bereketi sayesinde o, bir ejderhaya, ve bir bürhân haline önüşmüştür. Mü´minin kalbi de "Rahman´ın iki parmağı arasındadır." Binâenaleyh Hz. Musa (a.s)´ın sağ eli için
böyle bir bereket tahakkuk ettiğine göre, mü´minin kalbinin, Rahman´ın iki parmağı arasında oluşunun bereketi sayesinde, masiyet (günah) karanlığından, kulluk nûrûna geçmesinde şaşılacak ne var?
Önemsiz birşeyden, çok kıymetli birşey meydana getirmek isteyen kimse onu eline alıp, etrafındakilere göstererek: "Bu nedir?" der. Onlar da: "O, falanca şeydir" derler. Daha sonra bu kimse, o şeyin en belirgin vasfını belirledikten sonra, onlara, "Bundan şunu şunu alın" der. Binâenaleyh Allah Teâlâ´da o asanın, meselâ yılana dönüşmesi; denize vurulmasıyla denizin yarılması; taşa vurulmasıyla, taştan kaynakların fışkırması gibi, o kıymetli mucizeleri ortaya koymak istediği için, asayı önce Hz. Musa´ya sorup, sanki ona "Ey Musa, şu elindeki şeyin gerçeğinin ne olduğunu ve ne zararı ne faydası olan bir ağaç olduğunu biliyor musun?" dedi ve daha sonra da onu büyük bir ejderhaya çevirdi. İşte böylece Allah Teâlâ, bu şekilde, insanların akıllarını, kudretinin mükemmelliğine ve azametinin sonsuzluğuna
çevirdi. Çünkü O, insanlar nazarında en basit olan birşeyden, en büyük mucizeleri ortaya koymuştur.
Cenâb-ı Hak, Hz. Musa (a.s)´a önce ilahi kelâmı ile konuşup, o da bundan dolayı dehşete korkuya kapılınca, onun bu
dehşet ve hayretini giderip, onu teskin etmek için, onunla nsanların konuştuğu sözlerle konuştu. Bunun hikmeti şudur: Hz. Musa {a,s), Allah´ın huzurunda dehşete kapılınca, Aziz olan Allah, onun bu dehşetini gidermek istedi ve ona kolayca cevab vereceği asasını sordu. İşte mü´minin durumu da böyle olur. Haşrolup Rabbisinin huzuruna vardığında, dehşet ve korkuya düşecek ve utanma hissi, konuşmasına engel olacaktır. İşte o zaman Allah Teâlâ ona, dünyada iken çok iyi bildiği şeyi, yani tevhidi sorar. Buna cevap verebilince, o ürkekliği ve korkusu zail olur.
Bu sorunun faydası, Hz. Musa´yı, ejderhaya çevirildiğinde o asadan korkmaması İçin, onun bir ağaç olduğunu iyice anlatmaktır.
"Namaz kılan, Rabbi ile fısıldaşır" “Rahim Rab´den sözlü bir selâm (vardır o mü’minlere)”
Hz. Musa (a.s) "Benim asam" deyince, Allah Teâlâ, "Onu yere bırak" dedi. O da, Allah´ın dışında kalan herbir şeye iltifat edip, değer vermenin Allah´dan alıkoyaca -
İlahi - Bu ne telaş Ey Ramazan; yine geldin, gidiyorsun! / Kerem Önder
Bu ne telaş Ey Ramazan; yine geldin, gidiyorsun! / Kerem Önder
07.06.2018
Bu ne telaş Ey Ramazan
Duyamadım ne diyorsun?
Şu nefsin düzenin bozan
Yine geldin gidiyorsun.
Yağmur gibi yağdın bittin
Rüzgâr gibi değdin bittin
Şu boynumu eğdin bittin
Yine geldin gidiyorsun
Üçtü beşti kadir geldi
Hamza ile Bedir geldi
Tam yanıma Hızır geldi
Sen bıraktın gidiyorsun
Yaprak yaprak koparıldın
Kıymet bilmeze darıldın
Ben sarıldım sen ayrıldın
Mahzun ettin gidiyorsun
Bayrama erecek miyiz?
Bir şerbet içecek miyiz?
Yine görüşecek miyiz?
Yoksa neden gidiyorsun?
Kerem Önder -
Rüyalanmak, duş almak, sakız çiğnemek... - Oruç hakkında tüm sorular! / 14.04.2024 / Kerem Önder
Rüyalanmak, duş almak, sakız çiğnemek... - Oruç hakkında tüm sorular! / 14.04.2024 / Kerem Önder
-
Şiir - Üç İlah olur mu? - Kiliseye reddiye / Kerem Önder
Üç İlah olur mu? - Kiliseye reddiye - Şiir / Kerem Önder
18.04.2014
* Peki, üçleme inancı nasıl ortaya çıktı?
* Hristiyanlık, Hz. İsa'nın Allah katına alınışının ve bu dinin Yahudilerin dünyasından çıkıp putperest dünyaya doğru yayılışının ardından farklılaşmaya başladı
* Kur’an'a göre Hristiyanların baba, oğul, kutsal ruhtan oluşan üçleme.
3 İLAH OLUR MU? (KİLİSEYE)
Özrün kabahatten beter,
Yorulan, Allah olur mu?
Artı! Eksi! Ne bu peder?
Üç tane İlah olur mu?
Majestesi, ekselansı!
Günah silmece seansı!
'Baba', 'Oğul' neyin dansı?
Üç tane İlah olur mu?
Bir söz ette, dolu olsun,
İdrâkime yolu olsun.
Eşi yok ki, oğlu olsun;
Üç tane İlah olur mu?
Gece ve gün değişmezken,
İnsan cine dönüşmezken,
İki ortak uyuşmazken,
Üç tane İlah olur mu?
Yıldız donar, güneş söner,
Denizler dağları siler.
Yer - gök birbirine girer,
Üç tane İlah olur mu?
Balı yapan kelebekmiş!
'Üç' aslında 'Bir' demekmiş!
Kusacağım, ne yemekmiş!
Üç tane İlah olur mu?
Sus! söyleme, dilin yanar!
Bu sinek ateşe konar!
Bozulmamış Kitap sorar:
"Üç tane İlah olur mu?"
"Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu.
Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir." (Enbiyâ 22)
Kerem Önder 18 Nisan 2014 19:12