Yeni Şafak Yazarlar Yeni Şafak
-
- News
Sosyal medyanın en güçlü haber mecrası Yeni Şafak.
Yeni Şafak Gazetesi olarak yayın hayatına başladığımız ilk günden itibaren ülkemizde demokrasinin tüm kurumları ile yerleşmesi, milli irade ve değerlerimizin hâkim olması için tüm gücümüzle çalıştık. Bu ülkenin geleceğinin derin sularda boğulup gitmemesi için çaba sarf ettik. Fırtınalı günlerde sığınılacak bir liman olduk. Bugüne kadar ülkemize yapmış olduğumuz katkıyı bundan sonra da okurlarımızın desteği ile sürdürmeye devam edeceğiz. Her gün Yeni Şafak’la yeni bir umut olacak.
-
Mehmet Metiner - Cumhur ittifakı çöküyor mu? AK Parti’de ‘suyu bulandıranlar’ mı var?
Cumhur İttifakı’nın durduk yere tartışma konusu edilmesi tam bir siyasi tuzak.
Öyle veya böyle bu tartışmanın bir tarafı olmak bile fitneye odun taşımaktan farksız.
15 Temmuz ruhuyla çatısı çatılmış bir iman ve gönül ittifakını siyasi çıkarların kurbanı kılmak
affedilemez bir hata olur.
Birileri belli ki MHP’yi AK Parti’den AK Parti’yi MHP’den kopartmak istiyor.
Bu dış tezgâhın içeride siyasi figüranları yok değil. Yanı sıra gazeteci görünümlü kimi kullanışlı
aparatların da bu amaca hizmet için nasıl bir oyun planı içinde hareket ettikleri de görülüyor.
Bu durum can sıkıcı elbette.
MHP lideri Bahçeli’nin münhasıran bu konuya odaklanan açıklamaları, Sinan Ateş cinayeti üzerinden
partisine yönelik sistematik suçlamaların yoğunlaştığı bir döneme denk düşünce kırgınlıklar ve
kırılganlıklar olduğu biçiminde yorumlandı. AK Parti’nin içinde MHP’den rahatsız bir kanadın olduğunu
söylemesi haliyle bu yorumların neşvünema bulmasını sağladı.
Bu açıklamaların Cumhurbaşkanımızın CHP ziyaretine ve aynı gün Ayşe Ateş’i çocuklarıyla birlikte
kabulüne denk düşmesi ise bu tür yorumların mecrasını tamamen değiştirdi.
Bahçeli’nin CHP ile yakınlaşılmasından ve Ayşe Ateş kabulünden son derece rahatsız olduğu
biçimindeki yorumlar ayyuka çıktı.
Bahçeli’nin CHP’nin başını çektiği blokla Türkiye’nin hayrına görülen bir yeni ittifak arayışının önünde
MHP engel olarak görülüyorsa “Çekilebiliriz!” mesajı, pusuda bekleyen o figüranlar tarafından
çarpıtılarak tedavüle sokuldu.
Ortada bir kırgınlık olmadığını söylemek elbette yalan olur.
Bahçeli’nin sözlerinin satır araları fazlasıyla bu kırgınlığı gösteriyor.
Bahçeli’nin kırgınlığı Cumhurbaşkanımıza yönelik değil, kurumsal olarak AK Parti yönetimine de
yönelik değil.
Zira Bahçeli her koşulda Cumhurbaşkanımızın yanında olduğunu ve onu desteklemeye devam
edeceğini altını çizerek belirtti.
Cumhurbaşkanımızın görüşmelerinden de zinhar rahatsızlık duymadığını vurguladı.
Peki, kime yönelik bu kırgınlık?
AK Parti içinde MHP ile ittifakın AK Parti’ye zarar verdiğine inanan bazı isimlere yönelik.
Doğrusu o “gayrı memnun” dediği veya “suyu bulandıranlar” olarak suçladıkları kimlerdir bilmiyorum
ama başta Cumhurbaşkanımız olarak parti yönetimimizin Cumhur İttifakı’nın sürdürülmesi
gerektiğine dair iradelerinin şeksiz-şüphesiz olduğunu biliyorum. Nitekim parti sözcümüz bunu
netlikle ortaya koydu. -
Yusuf Kaplan - CocaColonizasyon: Yeni-paganizm'in ayartıcı misyoneri!
Bazı marketler terör havası estiriyor ülkede: Zam üstüne zam yapıyorlar her şeye her fırsatta:
Hükümetle kedi fare oyunu oynar gibi oynuyorlar!
İnanılır gibi değil!
Oysa tam tersi olması gerekir: Keyfî zamlarla milletin burnundan getiren, adeta devlete savaş
açan bu tür marketlerle hükümetin kedi fare oyunu oynar gibi oynaması beklenirdi!
Şimdi, Filistin'de Gazze'de soykırım yapıyor İsrail terör örgütü! Çoğu çocuklardan ve
kadınlardan oluşan 40 bin civarında masum insanı katletti dünyanın gözünün içine baka baka!
Allah sizin belanızı versin ey İsrail'in aşağılık yöneticileri!
Allah sizin de belanızı versin İsrail'in bütün insanlığın gözü önünde insanlık suçu işlemesine
sadece seyirci kalmakla yetinmeyip açık açık destek veren bütün emperyalist haydut
devletler! Allah sizi de perperişan etsin, kahretsin!
BAZI MARKETLERİ KINIYORUM!
Bütün bu aşağılık işler olurken Türkiye'de bazı marketler, İsrail'i açık açık destekleyen
CocaCola'yı inadına satmaya ve reklamını yapmaya devam ediyorlar! Ne kadar aşağılık
mahlûkât var bu ülkede!
Yine ayartıcı bir reklamla ve meydan okuyarak üstelik!
Millet bu aşağılık marketleri şiddetle protesto etmeli, iflasın eşiğine sürüklemeli!
Bugünkü yazımda 10 yıl önce bu sütunda, CocaCola'nın tastamam pornografik, ayartıcı
reklamı dolayısıyla yazdığım bir yazımı, benzer bir reklamın yeniden döndürüldüğünü
görünce yeniden yayımlama ihtiyacı hissettim. Karşımızda sadece bir reklam yok; bir meydan
okuma var; kitleleri aptal yerine koyarak ayartma, narkoz etkisi oluşturma var; en önemlisi de
Gazze'de çocuk, kadın demeden masumların gözümüzün içine baka baka katledildiği bir
zaman diliminde böyle bir reklamı dolaşıma sokma ve bu marketlerin de emperyalizmin yeni
silahı bu pespaye ürünü inanıdına market raflarına koyma savaşı var.
İnanılır gibi değil! İrlanda'da, İspanya’da, dünyanın dört bir köşesinde marketlerde İsrail'i
destekleyen ürünler marketlerden indirilirken bizde inadına marketlere konulması yüzkarası,
lanetli bir davranış! Allah kahretsin hepsini de!
HER KURUŞ, BİR KURŞUN!
Televizyonlarda CocaCola'nın yeni bir reklamı yayınlanmaya başladı: Düpedüz pornografik
bir reklam. Bütün değerlerimizi, ahlâkı, haya'yı yerle bir eden pespaye bir reklam bu!
Dekadans'ın / tefessüh'ün böylesi görülmedi! Toplum tepki vermeli, hem Coca Cola şirketini
hem reklamı yayınlayan televizyonları hem de sessiz kalan RTÜK'ü protesto etmeli.
Mesele, sadece basit bir CocaCola meselesi değil. Coca Cola'nın da sadece bir içecek
olmadığını bilelim ayrıca. Mesele, sanıldığından da karmaşık ve hayatî. Birkaç boyutu var
meselenin.
Öncelikli olarak, CocaCola şirketinin İsrail'e gözardı edilemeyecek miktarlarda yardım
yaptığı biliniyor. Bunun ne demek olduğunu söylemek bile gerekmiyor: Ödediğimiz her
kuruş, masum çocukları vuran bir kurşuna dönüşüyor!
Bu, basit bir şey değil. Bunu küçümseyenleri gördüm a-sosyal medyada! İnsaf, vicdan ve
merhamet, diyorum sadece! Masum çocukların öldürülmesinde şu ya da bu şekilde de olsa
suç ortağı olmak demek bu! -
Tamer Korkmaz - Tilkiler istedi diye Kurtlar gitmez!
Özgür Özel doğduğunda, Recep Tayyip
Erdoğan “geçici işçi” statüsüyle girdiği
İETT’de ikinci ayını doldurmuştu.
***
Dönemin Başbakanı olan CHP Genel
Başkanı Bülent Ecevit…
Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki
Milli Selamet Partisi ile koalisyonu artık
sürdüremeyeceklerini duyurduktan iki
hafta sonra istifa etti. (18 Eylül 1974)
Ecevit’in istifasından üç gün sonra;
Özgür Özel, Manisa’da dünyaya geldi.
***
O esnada: Devlet Bahçeli, Ankara
İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne
bağlı “İktisat” bölümünde asistandı.
***
Deniz Baykal, sadece dokuz buçuk ay
devam eden CHP-MSP hükümetinde
Maliye Bakanı idi.
HUSUSİ ZİYARET
Cumhurbaşkanı Erdoğan tam 18 yıl
sonra CHP’yi ziyaret etti; Genel Başkan
Özgür Hususi tarafından ağırlandı.
***
-Erdoğan’ın bundan önceki ziyareti
mi?
-10 Temmuz 2006 tarihinde CHP’ye
gittiğinde, genel başkanlık koltuğunda
Deniz Baykal oturuyordu.
Baykal, Erdoğan’ın siyasi yasağının
TBMM’de kaldırılmasını sağlayan lider
olarak tarihe geçti.
***
O günlerde, Özgür Hususi Manisa’da
eczacı idi ve henüz siyasete girmemişti.
SİYASİ TİLKİLİK -
Yahya Bostan - Oyun değişiyor: Suriye’de sürprizlere hazır olun
Suriye’de ABD’nin, İran’ın, Rusya’nın ve Türkiye’nin pozisyonunu koruduğu bir statüko vardı.
Ankara-Şam normalleşme süreci gündeme gelince statüko bozuldu. Çünkü Suriye dosyasını
üstlenen CENTCOM (ABD Merkez Komutanlığı) “Normalleşme gerçekleşirse Suriye’de
yerimiz yok” diye düşündü ve yeni bir kart açtı: Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki terör yapılarını
birleştirerek etki alanını genişletmek. Ankara’nın buna yanıtı Irak’la masaya oturmak oldu.
Terörle mücadele alanında işbirliğine gidildi. Bir yandan da CENTCOM’un koruduğu üst düzey
PKK’lı isimler Suriye’nin kuzeyinde doğrudan hedef alındı. ABD ile ipler gerildi ancak statüko
bir dengeye de oturdu.
Şimdi yeni bir durumla karşı karşıyayız. Washington, dikkatini Çin’e odaklamak için Suriye’den
çekilmeyi tartışıyor. ABD’nin Suriye’den çekilmesi oyun değiştirici bir gelişme olacak,
statüko bozulacak. Bu ihtimalin konuşulması bile taşları yerinden oynattı. Aktörler ABD sonrası
için hazırlık yapmaya başladı. Bu, yeni gerilimlere yol açabilir. Büyük sürprizleri de
beraberinde getirebilir.
AKTÖRLER NE İSTİYOR?
ABD’nin çıkış önceliği İsrail’in güvenliğini sağlamak. Riyad-Tel Aviv anlaşmasını kotarmak.
Suudi Arabistan liderliğinde bir konsorsiyumla İran’ı dengelemek. Şam rejimini İran’dan
uzaklaştırıp S. Arabistan’a yaklaştırmak. (Bu konuda iki önemli gelişme: Bir. Esad “ABD ile
zaman zaman görüşüyoruz. Siyaset mümkün olanı yapma sanatıdır” dedi. İki. Riyad, Şam’a
büyükelçi atadı.) Sonra bölgeden çıkmak.
Peki, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu YPG ne olacak? Kaynaklarım diyor ki, ABD Afganistan’da
yaşanan görüntülerin ortaya çıkmasını, güvenilmez müttefik algısının üzerine yapışmasını
istemiyor. Yani YPG için bir “exit” planı yapacak. ABD, terör örgütüne Suriye’de kısmi
özerklik sağlamayı, terör örgütünü pamuk ipliğiyle Şam’a bağlamayı hedefliyor. (Bu
kapsamda iki önemli gelişme: Bir. ABD sözde yerel seçimlere karşı çıktı ama bölgeyi Kuzey ve
Doğu Suriye Özerk Yönetimi olarak tanımladı. İki. Esad, Suriye’nin kuzeyindeki yapılanma ile
“siyasi çözüme ulaşma” niyeti taşıyan bir diyalog başlatacaklarını duyurdu.)
RUSYA-İRAN ÇALIŞMASI ASKIYA ALINDI -
Mehmet Şeker - Cef’i inandırıcı bulamadık
Batı ülkelerinden birine gezmeye giden gruba rehberlik yapan Cef, işinin erbabıdır. Fazla yormadan,
bunaltmadan gezdirir, anlatır.
Yemek vakti gelince, bir lokantaya giderler. Ekibin başındaki üstat, fazla masraf etmekten çekindiği
için, sadece bir çorba içmek ister.
Yanındakiler ise bol bol sipariş verirler. Üstat, yakındakilerin ancak duyabileceği bir sesle “Gitti
paracıklar, gitti paracıklar” diye söylenir.
“Hocam, buradaki yemekler tur firmasının ikramı. Hesabı Cef ödeyecek” dedikleri zaman
yakınmaktan vazgeçip menüyü eline alır, çorbadan sonra neler yiyeceğine karar vermek için dikkatle
ve memnuniyetle inceler.
Sonraki günler her yemek vakti aynı soruyu sorar: “Hesaplar Cef’ten mi, cepten mi?”
Cepten dediklerinde bir çorba ile yetinir.
*
Gezi biter. Yıllar geçer. İleriki zamanda başka ülkelere seyahatler yapılır. Başka rehberler eşliğinde
gezerler. Fakat artık slogana dönüşen “Hesaplar Cef’ten mi, cepten mi?” sorusu hiç değişmez.
*
Bugüne gelelim ve eski rehber Cef’ten başka bir Cef’e geçelim.
ABD Ankara Büyükelçisi Cef Fileyk, gazeteci Hakan Çelik’in sorularını cevapladı.
Büyükelçi, tipik bir Amerikalı.
Eski başkanlardan Ranıld Regın eski aktördü. Cef Fileyk ondan daha güçlü aktör.
İlk önce bunun altını çizelim.
*
Bir diplomatın devamlı sırıtması, pek de hoşlanılacak bir şey değildir kanaatime göre.
Dişler otuz iki kısım tekmili birden görünüyorsa, rahatsızlık verici gelir.
Söylediklerine inanmak zorlaşır.
Dedeağaç başta olmak üzere Yunanistan’daki ABD üslerine yapılan aşırı yığınak sorusuna verdiği
cevapta samimi olduğunu düşünebilir miyiz?
Yığınak dediğimiz, askerî malzeme elbette.
Yiyecek içecek veya kılık kıyafet stoku değil. Silah, cephane…
Büyükelçi ne diyor o konuda?
“Hedefimiz Türkiye değil, Ukrayna’ya destek olmak için yığınak yapıyoruz.”
Keşke öyle olsa.
*
Suriye’de yaptırmaya çalıştıkları ve Türkiye’nin baskısı sebebiyle iki defa ertelenen uyduruk seçim
konusunda da gerçekleri çarpıtıyor.
Türkiye rahatsızlık duyduğu için geri adım atmak zorunda kaldıklarını ve bu gidişle o seçimin hiç
yapılamayacağını açıklamaktan uzak söyledikleri.
Kapsayıcı bir seçim olmayacağı için desteklemediklerini beyan etmesi, gerçeğin çok küçük bir parçası.
Devede kulak mesabesinde. Asıl sebebe dair bir izah yok. -
MEHMET AKİF SOYSAL - Çin Istilasına AB De Engel Koydu
ABD ve Türkiye’den sonra Avrupa Birliği de dün Çin menşeli otomobil üreticilerine ek
vergiler koyarak Çin’li otomobillerin ülkelerine girişini kontrol altına almak istiyor.
Hatırlarsanız ABD’nin yüzde 100 olarak uygulamaya aldığı gümrük vergilerini Türkiye ise
yüzde 40 olarak uygulamaya aldı. Buna ek olarak Türkiye Çin menşeli içten yanmalı motorlu
araçlar için de aynı vergiyi ihdas etti.
AB'nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu, Çin'in elektrikli araç sübvansiyonlarına
ilişkin devam eden soruşturmasının ilk sonuçlarının, ülkenin bataryalı elektrikli araç "değer
zincirinin" AB'li rakiplerine zarar veren "haksız sübvansiyondan" yararlandığını gösterdiğini
söyledi.
Avrupa Birliği nasıl bir vergi uygulaması yaptı?
Komisyon, Avrupa'daki en büyük üç Çinli elektrikli araç oyuncusunu hedef alarak BYD'nin
elektrikli araçlarına %17.4, Geely'ninkilere %20 ve Çin'in devlet şirketi SAIC tarafından ihraç
edilen araçlara %38.1 ek vergi uygulayacağını açıkladı. Diğer Çinli üreticiler ise yüzde 21 ila
yüzde 38.1 arasında değişen ek gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacak. Bu oran, ithal
edilen tüm elektrikli araçlara uygulanan %10'luk vergiye ek olarak uygulanacak.
İşin tartışmaya çok açık tarafı uygulanacak vergi oranlarının markadan markaya değişmesi.
Zira AB markalara göre değişen vergi oranlarının objektif bir izahını yapmakta zorlanacaktır.
İşin gerçeği nedir?
İşin gerçeğini soracak olursanız AB Çin hükümetinin rekabeti bozan teşvik sistemine göre
değil de AB sınırlarında yatırım yapan veya planlayan üreticilere farklı yapmayana farklı
tarifeler getirdi.
Bu vergiler vesilesi ile kıta Avrupasına daha fazla yatırım çekmeyi planlıyor. İşlemin marka
bazlı olması işte bu nedenle.
Hem BYD hem de Geely'nin Avrupa'da önemli yatırımları var. BYD halihazırda
Macaristan'da bir elektrikli araç fabrikası açtı ve başka bir tesis daha açmayı planlıyor. Geely,
İsveç markası Volvo'nun sahibi ve bazı araçların üretimini Çin'den Belçika'ya kaydırmaya
başladı.
Son olarak, Çin'in SAIC grubu yüzde 38.1'lik maksimum tarife oranını aldı. Otomobil
üreticisi kıtada sınırlı bir ayak izine sahip ve yaklaşık bir yıldır düşünmesine rağmen
Avrupa'daki ilk üretim tesisi için henüz bir yer seçmedi.
Buna göre Avrupa, SAIC'i Avrupa içinde bir tesis kurması ya da gümrük vergileriyle karşı
karşıya kalması konusunda uyarıyor gibi görünüyor.