
194 episodes

Değer Yaratmanın Formülü Mete Yurtsever
-
- Business
-
-
4.5 • 37 Ratings
-
Bu podcast şirketlerin değer yaratmasının çalışan ve müşterilerine insan odaklı yaklaşmalarıyla mümkün olacağını, tasarım odaklı düşünme, davranış psikolojisi, inovasyon ve yaratıcılık alanında uzman yerli ve yabancı, profesyonel ve akademisyenlerin görüşleri ışığında ele alıyor. 📧 mete@innolabz.ist🙋🏻♂️ www.linkedin.com/in/meteyurtsever🛟 https://www.patreon.com/MeteYurtsever
-
Faruk Toprak ile Dijital Pazarlama ve Yapay Zeka
Bu bölümde konuğum pazarlama danışmanı, girişimci ve podcaster Faruk Toprak.
Faruk, geçtiğimiz günlerde düzenlene “Yapay Zeka ve E-ticaret” konulu bir konferansın düzenleyicileri ve konuşmacıları arasındaydı. Bu ilgi çekici başlık hakkında konuşmadan önce dijital pazarlama alanında merak ettiğim bir kaç soru sordum.
Dijital pazarlamanın dijital reklamlardan ibaret olmadığını, kimlerin bundan nasıl faydalanabileceklerini konuştuk. Benim de üyesi bulunduğum, hizmet sektöründe faaliyet gösteren danışmanlar, koçlar, eğitmenler için de tavsiyelerini sordum.
E-ticaret ve özellikle e-ihracat giderek büyüyen ve önem kazanan sektörler. E-ticarette reklamların doğru ve yanlış kullanımlarından söz ettik. Faruk özellikle KOBİ’lerin e-ihracat alanında karşılaştıkları sorunları ve çözüm önerilerini sıraladı.
Son olarak son dönemde ortaya çıkan ve her ölçekte firmaya destek olabilecek yapay zeka uygulamalarından örnekler verdi. Ürünlerinize dilediğiniz gibi arka plan oluşturabileceğiniz Mokker, kişiselleştirilmiş içerik üretici Surewriter, kendi ses ve görüntünüzle gerçeğe yakın çoklu videolar üretebileceğiniz BHuman, yapay zeka destekli yazışma hizmeti Tidio, bütün dijital verilerinizi besleyebileceğiniz bir kişisel asistan MEM AI, anketlerle müşterilerinizi nabzını tutan Holler, reklam içeriklerinizi ihtiyacınıza uygun yaratan AdCreative AI ve kampanya yönetmek için kullanabileceğiniz bir platform sunan Jasper.
Faruk’un “Türkiye’de dijital pazarlama” podcastini takip etmenizi tavsiye ederim.
(02:48) Dijital pazarlamanın kapsamı (05:02) Dijital pazarlama ne zaman ve kimler için (09:58) Hizmet üretenler nelere dikkat etmeli (11:47) e-ticaret büyümesi (16:50) KOBİ’lerin yaşadığı sorunlar (23:16) Yapay zekanın katkısı (33:55) Küçük işletmeler için örnek yapay zeka araçları (51:14) Faruk’un değer yaratma formülü
Faruk Toprak’ın blogu
www.faruktoprak.com
Faruk Toprak’ın e-posta adresi:
faruk@joykek.com
Support the show -
DYF Kitap Kulübü ile Şiddetsiz İletişim
Kitap Kulübü’müzde Kasım ayında 35’inci buluşmamızda Marshall Rosenberg’in “Şiddetsiz İletişim” adlı kitabını konuştuk. Bu bölümde her zaman olduğu gibi katılımcılarımızın kitaba ilişkin görüşlerine yer veriyorum.
Rosenberg iletşimin empatiyle, samimiyetle ve açıklıkla yapılması gerektiğini anlatıyor. Bunun için önerdiği dört aşamalı bir teknik var kitabında anlattığı. Bunu gerçekten olabilecek en zorlu koşulların testine tabi tutmuş. Kan davası içindeki çetelerden, uluslararası çatışma içindeki gruplar gibi.
Her bölümde küçük testler var, aktarılanları sindirip sindirmediğinizi anlayabileceğiniz. Ayrıca baştan sona uzun diyaloglar var, bu tekniği uyguladığı kişilerle yaptığı konuşmaları aktaran, dolayısıyla bir tiyatro sahnesi izler gibi takip edebiliyorsunuz, nasıl iletişim kurduğunu.
Açıkçası kitaptaki bazı uyarıların önceden farkına vardığımı ve uyguladığımı düşünüyorum. İnsanlarla sinirlenmeden diyalog kurabilmek, veya akıl vermekten veya ironiden mümkün olduğunca kaçınmak gibi. Ama bazı konularda ne kadar gelişime açık olduğuma beni ikna etti. Hemen üç tanesini sayabilirim.
“Duygularımızın sorumluluğunu alma”; başkalarını duygu durumumuzdan sorumlu tutmama. Yani bir kişiyi davranışlarını beğenmemiz nedeniyle suçlamanın kendi eksikliğimizden kaynaklandığını anlamak, ki bunu 189 ve 190 bölümde özetlediğim Duygusal Güçle liderlik etmenin sinirbilimi kitabında daha geniş değinmiştim.
“İhtiyaçları dile getirme” bu en çok yaptığımız hatalardan, hep karşımızdakinin anlamasını bekliyoruz, kendimiz ihtiyaçlarımızı dile getirmiyoruz, o kadar boşa zaman harcanıyor ve yıpranıyoruz ki, bunu nasıl öğrenemediğimize inanamıyorum.
Bir de “aile ile, kan bağı olanlarla empati kurmanın zorluğu”. Bu ne yaman çelişkidir. En yakın olduklarımızı kalben dinleyememek. Ama insanın kendisine bile şefkat göstermeyebileceğini düşünürsek o kadar da şaşırmamalı belki de.
Sonuçta insanın küçüklüğünden beri maruz kaldığı iletişim tarzından kurtulmak kolay değil. Kitaptaki bazı yaklaşımları yadırgıyorsunuz. Bu bize uymaz diyebiliyorsunuz ama ben denemenin ve içselleştirmenin işe yarayacağına inanıyorum. En azından en yakınlarımızla, en kıymetlilerimizle. Bunun için hem okuyun hem okutun diyorum.
Bu bölümde söz alan arkadaşlarım,
(03:09) Yavuz Abut, (07:55) Aycan Acar Şahin, (10:58) Meral Kuzu, (14:11) Hatice Ergüven Doydum, (16:27) Cem Çağatay Karaali, (20:08) Elif Burcu Yılmaz, (24:55) Müge İrfanoğlu, (27:10) Aydan İrem Sungur, (30:55) Seda Diril Boyraz, (32:50) Belgin Elmas, (36:45) Hicran Şaşmaz, (40:46) Suat Soy, (43:45) Meral Kuzu, (46:06) Ersin Polat, (49:37) Olcay Çat, ve (51:05) Talha Çelik
Support the show -
DYF Sinema Kulübü ile Parazit
DYF Sinema Kulübü’nün dördüncü buluşmasında 2019 yılı yapımı Güney Koreli yönetmen Bong Joon Ho’nun Parazit adlı filmini konuştuk.
Film bir gerilim komedi veya kara mizah örneği. Yoksulluk içindeki Kim ailesinin zekalarını kullanarak varlıklı Park ailesinin evlerine ve hayatlarına sızmalarını anlatıyor. Dahice planları tıkır tıkır işliyor gibi görünse de sonunda felek onlara oyununu oynuyor.
Ben filmi izlerken gerildim ve ara vermek zorunda kaldım. Bir yandan Kim ailesinin etik olmayan bir şekilde hareket etmesini kabullenemedim ama bunun için de büyük bir bedel ödemelerini istemedim.
Yönetmen o anlamda güzel bir denge kurmuş. Her toplumda var olan “zengin-fakir” çatışmasına farklı açıdan bakmış. Kimse mutlak kötü veya mutlak iyi değil. Bir taraftan fakirler, zenginler kadar hatta onlara ilham olacak kadar mahirler, ancak hırslarına yenik düşüyorlar. Zenginler ise onca imkanlarına rağmen bir aile olmaktan fakirler kadar nasip alamamışlar.
Parazit, 2019 yılında prömiyerinin gerçekleştiği Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü'nü alıyor. 92. Oscar Ödülleri'nde ise aday olduğu 6 daldan 4’ünde (En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uluslararası Film ve En İyi Orijinal Senaryo) ödüllerini kazanıyor. En iyi film ödülü ise tarihinde ilk kez İngilizce olmayan bir filme gitmiş oluyor.
O nedenle Kore filmi deyip dudak bükmeden izlemenizi hararetle tavsiye ediyorum.
Bu kayıtta katılımcıların görüşlerinden bir kesit paylaşıyorum yine. Sırasıyla söz alanlar
(02:07) Meral Kuzu, (04:45) Suat Soy, (06:55) Meral Kuzu, (09:02) Demet Karahasanoğlu, (10:03) Meral Kuzu, (11:50) Mete Yurtsever, (14:11) Suat Soy, (15:26) Mete Yurtsever
Support the show -
DYF Kitap Kulübü ile Çalınan Dikkat
Kitap Kulübümüzde Ekim ayında 34’üncü buluşmamızda Johann Hari’nin “Çalınan Dikkat” adlı kitabını konuştuk. Bu bölümde her zaman olduğu gibi katılımcılarımızın kitaba ilişkin görüşlerine yer veriyorum.
Hepimizin hayatında hedefleri var. Bugünkü hayatımızdan daha iyi bir hayata geçmek istiyoruz. Dolayısıyla dikkatimizi, bizi olmak istediğimiz kişiye dönüştürecek uğraşılara yöneltmek, çağımızın en büyük zorluğu. Çünkü içinde bulunduğumuz sistem dikkatimizi çalma üstüne kurulu. Zaman gerçekten para demek ve bunu bizden daha iyi dikkatimizi çalanlar biliyor.
8 Mayıs’ta yayınladığım 172’inci bölüm “Dikkatinizi Nasıl Kontrol Eder ve Hayatınızı Seçersiniz?” başlığını taşıyordu. Nir Eyal’ın Pür Dikkat adlı kitabıyla yine kitap kulübümüzde okuduğumuz Cal Newport’un aynı isimli kitabını karşılaştırmış ve özetlemiştim. Cal Newport dikkatimizi toplamamız için taktikler verirken sosyal medyayı şeytanlaştırıyordu, Nir Eyal ise bu sistemle daha barışık yaşamak ama teknolojiyi lehimize kullanmak gibi bir bakış açısı getiriyordu. Johann Hari ise eleştirilerini sisteme yöneltiyor ve sistemi sorgulamadan ve değiştirmeden sorunu çözemeyeceğimizi vurguluyor.
Kitapta bu dertten muzdarip olan Johann Hari’nin kişisel arayışına eşlik ediyoruz, tıpkı bir gazetecinin bir vakayı incelemesi gibi bir akış var. Gerçekten de 12 ülkede onlarca şehirde bu alanda çalışan uzmanlarla konuşuyor. Hem içten hem sürükleyici bir anlatımı var.
Bu buluşmaya dair güzel de bir sürpriz yaşadık. Üyelerimizden Sevgili Cem Çağatay Karaali kendisine bir mesaj atıp toplantımıza davet etmişti. Bu çağrımıza küçük bir notla ve bir video mesajıyla dönmesi ise bizi çok mutlu etti. Onun kitaptaki içten tavrının gerçek olduğunu görmek de çok güzeldi. Kitabı gönül rahatlığıyla tavsiye ediyoruz. Ve önce Johann Hari’nin bu kısa mesajıyla kayda başlıyoruz.
Bu bölümde söz alan üyelerimiz ise sırasıyla
(02:40) Johann Hari (03:37) Yavuz Abut, (07:41) Dilek Geçit, (11:13) Aycan Acar Şahin, (14:25) Müge İrfanoğlu, (18:04) Hatice Ergüven Doydum, (20:47) Alim Küçükpehlivan, (25:00) Suat Soy, (27:02) Halime Özben Hacı, (29:40) Cem Çağatay Karaali, (33:36) Elif Bahadır, (37:02) Elif Ceylan, (40:02) Ersin Polat, (44:25) Olcay Çat, (45:35) Ömer Tural, (47:52) Aydan İrem Sungur ve (50:44) Belgin Elmas
Support the show -
Duygusal Güçle "Başkalarına" Liderlik Etmenin Sinirbilimi
Geçtiğimiz hafta başladığım, Amerikalı nöropsikolog Julia Digangi'nin "Energy Rising" adlı kitabının özetinin ikinci ve son bölümünü yayınlıyorum.
Sık sık blog yazılarımda, sosyal medya paylaşımlarımda veya verdiğim eğitimlerde nasıl duygularımızın ve içgüdülerimizin bizi yönettiğini anlatıyorum. Ancak üzerinde durduğum tavsiyeler hep nasıl aklımızı devreye alabileceğimiz hakkında oluyor. Çünkü şöyle bir inancımız var, duygularımızı kontrol edemeyiz. Aslında duygunun gücü veya enerjimizi yönetmek hakkında da bir çok anlatı var. Ama bunu biraz küçümsenen bir konu gibi hissediyorum, daha spritüel bir tonda yazılıp söyleniyor. Bunun nasıl yapılacağı yeterince anlatılmıyor bence.
Bu bölümde duygusal güç ile başkalarına liderlik etme hakkındaki notlarımı paylaşacağım.
Çok özetle kitabın mesajı, duygularınızın size söyledikleriyle eylemlerinizin çatışması bölünmenize, acı çekmenize yol açıyor. Bu acıyı bir güce çevirmek için beynimizi ve enerjimizi nasıl yönlendirebiliriz’i örnekleriyle işliyor.
Dr. Julia DiGangi’nin Energy Rising: The Neuroscience of Leading with Emotional Power adlı kitabı satın almak için
https://a.co/d/9wOTybm
Support the show -
Duygusal Güçle "Kendimize" Liderlik Etmenin Sinirbilimi
Sık sık blog yazılarımda, sosyal medya paylaşımlarımda veya verdiğim eğitimlerde nasıl duygularımızın ve içgüdülerimizin bizi yönettiğini anlatıyorum. Ancak üzerinde durduğum tavsiyeler hep nasıl aklımızı devreye alabileceğimiz hakkında oluyor. Çünkü şöyle bir inancımız var, duygularımızı kontrol edemeyiz. Aslında duygunun gücü veya enerjimizi yönetmek hakkında da bir çok anlatı var. Ama bunu biraz küçümsenen bir konu gibi hissediyorum, daha spritüel bir tonda yazılıp söyleniyor. Bunun nasıl yapılacağı yeterince anlatılmıyor bence.
Amerikalı nöropsikolog Julia Digangi'nin geçtiğimiz Eylül ayında satışa çıkan "Energy Rising" adlı kitabından haberdar oldum. Duygusal güçle liderliğin nörobilimi adlı bu kitabı birkaç günde okudum. İşte bu kitap duyguların gücünü kendimizi geliştirmek için nasıl kullanabileceğimize odaklanıyor ve diyebilirim ki bana yeni bir bakış açısı kazandırdı. O nedenle sizinle paylaşmak istedim.
Bu iki bölümden oluşan bir kitap özeti gibi olacak, ilk bölümde kendimizi yönetmek ve geliştirmek, ikinci bölümde ise başkaları ile olan ilişkilerimizi yönetmek ve geliştirmek hakkındaki notlarımı paylaşacağım.
Çok özetle kitabın mesajı, duygularınızın size söyledikleriyle eylemlerinizin çatışması sizi bölünmüşlüğe, acı çekmenize yol açıyor. Bu acıyı bir güce çevirmek için beynimizi ve enerjimizi nasıl yönlendirebiliriz’i örnekleriyle işliyor.
Dr. Julia DiGangi’nin Energy Rising: The Neuroscience of Leading with Emotional Power adlı kitabı satın almak için:
https://a.co/d/9wOTybm
(02:12) Duygularımızın gücünü anlamak (07:32) Birinci şifre: Duygusal gücünüzü genişletin (12:34) İkinci şifre: Kendi Güç Örüntünüzü Oluşturun (15:30) Üçüncü şifre: Duygusal enerjiyi işe koşmak (19:19) Dördüncü şifre: Belirsizlikle başa çıkın (20:57) Beşinci şifre: Kaynak kodunuzu yeniden yapılandırın
Support the show
Customer Reviews
Çok faydalandım
teşekkür ederim.
dinleme sıkıntısı
podcast leriniz güzel ancak dinleme esnasında sürekli kesilme tekrar baştan başlatma ve kaldığım yere gelmekten dinlemek neredeyse imkansızlaşıyor. macbook dan diğer podcast leri dinlerken sizinki gibi bir sıkıntı yaşamıyorum. gayet rahat kesintisiz dinliyorum. Problemi çözemedim