Tarihin Öteki Yüzü ÖZGÜRÜZ RADYO | Ayşe Hür
-
- Nyheter
Ayşe Hür, Tarihin Öteki Yüzü programıyla, her hafta gündemdeki bir olayı, siyasal tarih ışığında ele alıyor.
-
1896 Osmanlı Bankası Baskını
Taşnak eylemcileri 26 Ağustos 1896 günü İstanbul’da Osmanlı Bankası’na bir baskın düzenlediler. Olaylar ufak tefek aksiliklere rağmen eylemcilerin planladığı gibi başladı ama Ermeni toplumu açısından kötü bitti.
-
Osmanlı'da "İğneli Fıçı" İftiraları
Batı literatüründe adıyla “Kan iftirası”, Osmanlı literatüründeki adıyla “İğneli Fıçı” hikayeleri Yahudilerin çocukların kanlarını dini ayinlerde ve bayramlarda kullandıkları yönündeki iftira ve suçlamalardır. Hıristiyan antisemitizminin en meşhur unsurlarından biri olan bu iftiralar Antik dönemden yakın tarihlere kadar Avrupa'da Yahudilere karşı yapılan zulümlere dayanak yapılmıştır. Peki Osmanlı ülkesinde durum nasıldı? Osmanlı Yahudileri bu iftiradan kurtulabilmişler miydi?
-
Mustafa Kemal’in “Efsunlu” Saati Nerede?
Çanakkale Savaşı'nın efsanelerinden biri de 10 Ağustos 1915 günü saat 06.05’te Conkbayırı’ndaki muharebe sırasında bir şarapnel parçasının Mustafa Kemal’in ceketinin sağ üst cebindeki yani göğsünün hizasındaki saate çarpması, saat parça parça olduğu halde Mustafa Kemal'in ölümden dönmesine dairdir. Üstelik Mustafa Kemal “duyulursa askerin morali bozulur” diye bu olayı kimseye söylememiştir. Olaydan 6 saat kadar sonra bu hasarlı saati Çanakkale Savaşı’nın Kumandanı Alman Mareşali Liman von Sanders’e hatıra olarak vermiş, Sanders de kendisine aile yadigarı kendi saatini vermiştir. Bu iddialar doğru mudur, doğruysa bu tarihi saatler nerededir?
-
ABD Hangi Lozan’ı İmzalamadı (mı)?
Müttefikler tarafından Lozan Konferansı’na davet edildiğinde ABD, Müttefiklere verdiği 30 Ekim 1922 tarihli muhtırada, Osmanlı Devleti ile savaş halinde olmadığından ve Lozan Konferansı da, Müttefikler, Türkiye ve Yunanistan arasındaki savaş halini sona erdirme amacını güttüğünden, Amerika’nın, “siyasî ve mülkî düzenlemelerin sorumluluğunu üzerine almayı istemediğini, ancak bunun ABD’nin kendi çıkarlarını gözetmeyeceği anlamına gelmediğini, dolayısıyla Konferans’a “gözlemci” olarak katılacağı bildirilmekteydi. Dolayısıyla ABD 24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması’na imza koymadı, ama 6 Ağustos 1923 tarihinde Türkiye ile ayrı bir anlaşma imzaladı. Lozan’da imzalandığı için ilkiyle karıştırılan bu anlaşmanın ABD Senatosu’nda onaylanması ise hiç kolay olmadı.
-
100 Yıl Önce “Öteki” Kürtler
1918'de Cihan Harbi'nin Osmanlı İmparatorluğu ve müttefiklerinin yenilgisiyle bitmesinden sonra, Büyük Devletler sadece Osmanlı İmparatorluğu'nun değil, büyük bir kısmı onun parçası olan Kürdistan coğrafyasının kaderini de belirlemeye çalıştılar. Daha önce Kürtlerin Bakur dediği (Kuzey-Türkiye) parçasındaki toplumsal ve siyasal gelişmeleri ele almıştık. Bu sefer de Başur (Güney-Irak), Rojhilat (Doğu-İran) ve Rojava (Batı-Suriye) ve Kurdistane Sor (Kızıl Kürdistan-SSCB) topraklarında yaşayan Kürtler ne istiyorlardı, tavırları ne oldu, ona bakalım.
-
100. Yılında Lozan Barış Antlaşması
4-11 Ekim 1922 tarihleri arasında Mudanya’da mütareke görüşmeleri sürerken, İtilaf Devletleri Sultan Vahdeddin’e müracaat ederek İstanbul Hükümeti’nin de Lozan’da yapılacak barış görüşmelerine bir heyet göndermesini istemişti. İtilaf Devletleri’nin Türk tarafındaki çift başlılıktan yararlanmak istedikleri anlaşılıyordu ama Mustafa Kemal’in buna tepkisi çok sert ve akıllıca oldu. İki başlılığı ortadan kaldırmak gerekçesiyle 2 Kasım 1922 gecesi Saltanat ilga edildikten hemen sonra Lozan'a gönderilecek Murahhaslar (Delegeler) Heyeti seçimlerine geçildi. Heyetin başkanlığı için Heyet-i Vekile (Bakanlar Kurulu) Reisi Rauf Bey başta olmak üzere Hariciye Vekili Yusuf Kemal Bey, sabık Dahiliye Vekili Fethi Bey ve hatta Kâzım Karabekir Paşa gibi Millî Mücadele'nin ağır topları beklenti içine girmişlerdi. Özellikle Rauf Bey, Osmanlı İmparatorluğu’nun sonunu getiren 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi'ni imzalamış olmanın ezikliğiyle, o kötü hatırayı bir zaferle silmek arzusu içindeydi. Ancak Mustafa Kemal'in Lozan için uygun gördüğü isim Mudanya Mütarekesi’nin başarılı görüşmecisi, her daim kendisine sadık Garp Cephesi Kumandanı İsmet Bey idi.