Mevlana Takvimi

Mevlana Takvimi
Mevlana Takvimi Podcast

Mevlana Takvimi günlük takvim yazıları

  1. 12 HR AGO

    RESÛLULLÂH (S.A.V.)’E SALÂT-Ü SELÂM GETİRMEMENİN GÜNÂHI - 20 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyet edilmiştir. Der ki: “Resûl-i Ekrem (s.a.v.) minbere çıktı, “âmin” dedi. Sonra bir basamak daha çıktı “âmin” dedi. Sonra bir basamak daha çıktı, “âmin” dedi. Bunun üzerine Muaz (r.a.) tekrar tekrar âmin demesinin sebebini Resûlullâh (s.a.v.)’e sordu. “Cebrail bana gelerek dedi ki: “Yanında ismin zikredilir de sana salât-ü selâm getirmeyen kimse bu halde iken ölürse, cehenneme girsin, Allâh onu rahmet ve mağfiretinden uzaklaştırsın. Âmin de.” Ben de “âmin” dedim. “Kim Ramazan ayına ulaşır da onun orucu, ibâdeti-kabul olmaz ve o kimse böyle iken ölürse, cehenneme girsin, Allâh onu rahmet ve mağfiretinden uzaklaştırsın” dedi ve bana da “âmin de” dedi. Ben de “âmin” dedim. “Kim annesine, babasına veyahut bunlardan birine ulaşır da onlara bakmaz, böylece ölürse o kimse cehenneme girsin, Allâh onu râhmet ve mağfiretinden uzaklaştırsın” dedi. Bana da “âmin de” dedi. Ben de “âmin” dedim.” Ali b. Ebû Tâlib (r.a.)’den rivâyetle Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Yanında ismim zikredilip, bana salât-ü selâm getirmeyen kimse cimrilerin en cimrisidir.” Cafer b. Muhammed (r.âleyh) babasından rivâyet etmiştir. Resûlullâh (s.a.v.) buyuruyor: “Kim ki, yanında anılırım da bana salât-ü selâm getirmezse o kimse cennetin yolunu bulamaz.” Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyetle, Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir kavim, bir yerde toplanarak oturup, sonra bana salât-ü selâm getirmeden, Allâh’ı zikretmeden dağılırsa, Allâh onlara noksanlık verir. Allâh dilerse onlara azâb eder, dilerse bağışlar.” (Kadı Iyâz, Şifâ-i Şerif, s.465-466)

    2 min
  2. 1 DAY AGO

    İKİ VAKTİN NAMAZI BİRLEŞTİRİLEBİLİR Mİ? - 19 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    Abdullah b. Abbas (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kim, iki namazı özürsüz olarak cem ederse (aynı vakitte kılarsa), şüphesiz büyük günâh kapılarından bir kapıya gelmiş olur.” Ayrıca Hz. Ömer ve Hz. Ebû Mûsa (r.a.e.)’in, “Özürsüz olarak iki namazı cem etmek, büyük günahlardandır” dedikleri rivâyet olunmuştur. Hz. Hasan ve Muhammed (r.a.e.) şöyle demişlerdir: “Biz, Müzdelife’de akşam namazı ile yatsı namazının ve Arafat’ta da, öğle namazı ile ikindi namazının cem edilişi müstesna, hazarda veya seferde namazın cem edilişine dair bir sünnet (hadîs) bilmiyoruz.” Abdullah bin Mes’ud (r.a.) şöyle demiştir: “Ben Resûlullâh (s.a.v.)’ın, Müzdelife’de birleştirdiği iki namaz müstesna, hiçbir namazı bilinen vaktinin dışında kıldığını görmedim. Müzdelife’de akşam ile yatsı namazlarını birleştirdi. Bir de sabah namazını bilinen vaktinden önce kıldı.” Arafat ve Müzdelife’deki bu birleştirme uygulaması mevzuunda, müctehid imâmlar arasında görüş birliği vardır. Çünkü Vedâ Haccı sırasında Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in tatbikatı ve sözleri, namaz vakitlerini belirleyen âyet ve hadîsleri tahsis edecek kuvvettedir. Hac ibâdeti dışındaki yolculuk, hastalık, şiddetli yağmur-çamur ve benzeri sıkıntılı zamanlarında zarûretten dolayı öğle ve akşam namazlarını son vakitlerinde, hemen arkasından da ikindi ve yatsı namazlarını ilk vakitlerinde kılmak mümkündür. Böylece iki namaz birlikte fakat kendi vakitlerinde kılınmış olur. Bu uygulama, İslâm’ın müslümanlara getirdiği bir kolaylıktır. Müctehid imamlarımız meseleyi, “Allâhü Teâlâ sizin için kolaylığı ister, güçlüğü istemez” İlâhi düsturu istikâmetinde ele almışlar ve 5 vakit namazın, hiçbir zorlayıcı şartın bulunmadığı zamanlarda, keyfe göre istediğin zaman istediğin gibi bir araya getirilemeyeceğini, öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarının birleştirilerek kılınamayacağını ortaya koymuşlardır. (www.mevlanatakvimi.com)

    3 min
  3. 2 DAYS AGO

    AZÂBI HAK EDEN KADINLAR - 18 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    Hz. Ali (k.v.) anlatıyor: “Bir gün zevcem Fâtıma ile Resûlullâh (s.a.v.)’in yanına gittik. Onu ağlıyor bulduk. Ben: “Anam babam sana feda olsun yâ Resûlallah! Seni ağlatan nedir?” dedim. Buyurdu ki: “Ey Ali, Mi’rac gecesi ümmetim içinden kadınların çeşitli azâblarla tâ’zib edildiklerini gördüm. Onların ağır azâblarını hatırladım da ağladım.” Resûlullâh (s.a.v.) devamla buyurdular ki: “O gece bir kadının saçlarından asıldığını ve beyninin kaynadığını, bir başka kadının dilinden asıldığını ve boğazına kaynar su döküldüğünü, başka birini ayakları göğüslerine, elleri nâsiyesine bağlanmış bir halde, diğer bir kadın göğüslerinden asılmış olarak, yine başka birini de başı domuz başı, vücudu merkeb vücudu gibi kendisine milyonlarca azâbın icra edildiğini, başka birisini de köpekler suretinde ağzından ateşler girer, gerisinden çıkar şekilde melekler ateşten topuzlarla kendisine vuruyorlarken gördüm.” Fâtıma ayağa kalktı ve: “Sevgili babacığım, gözlerimin nuru! Banların suçları nedir ki, kendilerine bu derece ağır azablar ediliyor?” Resûlullâh (s.a.v.): “Ey kızım! Saçlarından asılanlar başlarını kapamayanlar. Dillerinden asılanlar dilleriyle kocalarına ezâ edenler. Göğüslerinden asılanlar kocalarının yatağına hıyânette bulunanlar. Ayaklarından göğüslerine, ayaklarından perçemlerine asılanlar cünüplük ve âdet sonrası yıkanmayan, namazla istihza (alay) edenler. Başı hınzır, vücudları da merkeb gibi olanlar kovucu ve yalan söyleyenler. Köpek suretinde olup ağızlarından ateşler giren ve gerilerinden çıkanlar, yaptıkları iyilikleri başa kakan kıskanç kadınlardır.” (İmâm Zehebî, Büyük Günâhlar, s.174)

    2 min
  4. 3 DAYS AGO

    HZ. MAHMÛD SÂMÎ RAMAZANOĞLU (K.S.) CÂMİÎ ŞERÎFİ - 17 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    17 Eylül 2006 tarihinde yapımına başlanmış ve yaklaşık iki yılda tamamlanmıştır. Bânisi Hz. Sami (k.s.)’nun ma‘nevî evlâdı ve ihvâna kılavuzu Muhterem Ömer Muhammed Öztürk’tür. 23.5 x 28.5 metre ebadında bir alana yerleşmiş, dört ana kolon üstüne tek ana kubbe ve etrafında dört yarım kubbe şeklinde inşâ edilmiştir. Câminin külliye haline getirilmesine devâm edilmektedir. İstanbul’un Pendik ilçesine bağlı Yenişehir mahallesinde bulunan cami; Yavuz Sultân Selîm Câmii gibi Osmanlı mîmârîsinin ince estetiğini açığa çıkaran bir eser olmuştur. Caminin kendi adına yapıldığı Zât hakkında Kitâbe’de şöyle denilmektedir: “Silsile-i Aliyye-i Nakşîbendiyye’nin otuz üçüncü postnişînleri olup Silsile-i Aliyye’nin otuz ikinci postnişîni Şeyhü’lmeşâyîh es-Seyyid Muhammed Es‘âd Erbilî kuddise sirrûh hazretlerinin hâlîfelerindendirler. Hazret-i Zât-ı akdes’in şecere-i mübârekeleri, Ramazanoğlu Beyliği’nden Hz. Seyfullâh Hâlid bin Velîd (r.a.)’e uzanır. Hicrî 1308’de Adana’da dünyâyı teşrîf eden Zât-ı âli-kadrleri, 1404’te Medîne-i Münevvere’de irtihâl-i dâr-ı bekâ eylediler. Kabr-i şerîfleri Cennetü’l Bakî’de ziyâretgâhtır. Ulemâ-yı İslâm, “Bir asırlık mübârek ömürlerinin her ânında Sünnet-i Seniyye-i Resûl-i Kibriyâ (s.a.v.)’i ihyâ eylediklerinde ve nice yüksek makâmların sâhibi; Gavs*, Müceddid**, Sâhibü’zzamân*** ve Câna yakın ülfet makâmının sâhibi ve asırların nâdir yetiştirdiği bir Zât-ı Akdes olduklarında” ittifâk-ı ârâ eylemişlerdir.” Allâhü Te‘âlâ yollarına ve şefâatlerine cümlemizi dâhil eylesin. Âmîn. *Gavs: Yardım etmek, imdada yetişmek demektir. Bunun yerine “kutub” da kullanılır. En yüksek ma’nevî makâmdır. Allâh (c.c.) onların duası sebebiyle gelmesi muhtemel belâları def eder. **Müceddid: Her asır başında geleceği Nebî (s.a.v.) tarafından müjdelenen, dinin yüksek hâdimleridir. Kendilerinden ve yeniden bir şey ortaya çıkarmazlar, yeni ahkâm getirmezler. İslâmî hükümlere harfiyen uyarak dinin aslını ortaya koyarlar ve ona karıştırılmak istenilen bid’atleri def ederler. ***Sâhibü’z-zamân: Zamanın etkisinden kurtulmuş; geçmiş, gelecek düşüncesinden sıyrılmış, ân-ı vâhidi yakalayan ve onu sürekli yaşayan kişidir. O, bu durumuyla zamanı aşmıştır.

    3 min
  5. 4 DAYS AGO

    PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)’İN GELECEĞİNİN TEVRAT’TA ZİKREDİLMESİ - 16 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    Ebû Nuaym (r.âleyh)’in naklettiğine göre, Ka’bü’l-Ahbâr (r.a.), yahûdî hahamını ağlar görür ve ona niçin ağladığını sorar. Haham: “Bazı şeyler hatırladım da ondan” der. Ka’b (r.a.); “Niçin ağladığını sana söylersem beni tasdik eder misin?” der. Haham: “Evet” deyince, Ka’b (r.a.) şöyle der: “Allâh aşkına doğru söyle, Mûsâ (a.s.) Tevrat’a baktığı zaman: “Ey Rabbim, ben Tevrat’ta iyiliği emreden, kötülükten nehyeden, önceki ve sonraki kitaplara inanan, dalâlet ehliyle savaşan ve en sonunda bir gözü kör deccâli öldürecek olan ve bütün ümmetlerin en hayırlısı bulunan bir ümmet görüyorum! Yâ Rabbi, bu ümmeti bana ümmet kıl” diye niyazda bulunmadı mı?” Haham da bunu “Evet” diyerek tasdik etmiştir.” Yine Ka’b (r.a.) dedi: “Allâh aşkına doğru söyle! Okuduğun Tevrat’ta, Mûsâ (a.s.)’ın Tevrat’a baktığı zaman; “Yâ Rabbi, ben Tevrat’ta öyle bir ümmet görüyorum ki, her hâlükârda Allâh’ı tekbîr eder, tahmîd eder; temiz topraktan teyemmüm ederler, yeryüzü onlar için mesciddir, suyu bulamadıkları zaman teyemmüm ederek abdest de alırlar, gusül de ederler; abdest azâları âhirette nûr gibi parlar! “Yâ Rabbi, onları bana ümmet kıl!” diye taleb ettiğini de okuyorsun, değil mi?” Haham da, “Evet” diyerek tasdik etti. (Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, s.28) SORU: Üzerinde dirhem miktarından az necaset bulunan kişi, onu temizlemekle meşgul olduğunda cemaati kaçıracak olsa ne yapmalıdır? CEVAP: Üzerinde dirhem miktarından az necaset bulunan bir kimse temizlemeyle uğraşması durumunda cemaati kaçırma korkusu taşıyorsa, temizlemeksizin o haliyle kılması müstehabdır. Çünkü o miktar necaseti temizlemek farz değil müstehabdır. Hâlbuki cemaate iştirak ettiğinde farzı edâ etmiş olacaktır. (Sualli-Cevaplı İslâm Fıkhı, c.1, s.24)

    2 min
  6. 5 DAYS AGO

    NEBİ (S.A.V.)’İ RÜ’YADA GÖRMEK İÇİN OKUNACAKLAR - 15 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    İmâm Ebû’l-Kasim es-Sübkî Hazretleri, “ed-Dürrü’ Münazzam fi’l-mevlidi’l-Muazzam” kitabında, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’nden şöyle bir rivayet nakletmiştir: “Kim, ruhlar (arasında) Muhammed Mustafa (s.a.v.) Hazretleri’nin mübârek ruhu şerifine ve kim cesedler (arasında) Muhammed Mustafa (s.a.v.) Hazretleri’nin mübârek cesedine ve kabirlerde Muhammed Mustafa (s.a.v.) Hazretleri’nin temiz kabrine Salât-ü Selâm okursa; mutlaka beni rü’yâda görür. Ve kim beni rü’yâda görürse; o kişi kıyâmet gününde de beni görür. Kıyâmet gününde beni görürse; ben ona şefaat ederim. Kime şefaat edersem; o kişi, benim havzumdan içer ve Allâhü Teâlâ Hazretleri, onun cesedini cehennem ateşine haram kılar…” (Tirmizi) Okunucak salevât’ın arapçası şudur: “Allahümme salli ‘alâ ruhi seyyidinâ Muhammedin filervahı, Allahümme salli ‘alâ cesedi seyyidinâ Muhammedin fil-ecsâdi, Allahümme salli ‘alâ kabri seyyidinâ Muhammedin filkubûri.” Manâsı: “Allâhım! Ruhlar arasında Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’nin ruhuna salât-ü selâm eyle. Allâhım! Cesedler arasında Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’nin cesedine salât-ü selâm eyle. Allâhım! Kabirler arasında Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’nin kabrine salât-ü selâm eyle.” Şeyh Mustafa el-Bekrî Hazretleri, “Hizbün-Nevevî” kitabında buyurdu: “Kim her gece, “Muhammed (s.a.v.)” ismi şerifini yirmi iki (22) kere okursa; o kişi, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Hazretleri’ni çokça rü’yâda görür.” (Yusuf en-Nebhani, Saâdetü’d-Dareyn, s.523)

    2 min
  7. 6 DAYS AGO

    EN MÜKEMMEL İNSAN: RESÛLULLAH (S.A.V.) - 14 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    Cenâb-ı Hakk âyet-i kerimede şöyle buyurur: (İbrahim (a.s.) ve İsmail (a.s.) şöyle dua ettiler) “Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz, sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.” (Bakara s. 129) Beyzâvî, Hâzin ve Fahr-i Râzî’nin beyânlarına göre bu âyet-i celîlede “Resûl” ile kastedilen, âhir zaman peygamberi, bizim peygamberimiz Hz. Resûlullâh (s.a.v.)’dir. Zîrâ İsmâil (a.s.) ile beraber İbrâhim (a.s.)’ın neslinden Resûlullâh (s.a.v.)’den başka resûl gönderilmemiştir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.)’in: “Ben babam İbrâhim (a.s.)’ın duâsı, İsa (a.s.)’ın müjdesi ve annemim rüyasıyım.” hadîs-i şerîfi bu mânâyı doğrulamaktadır. Resûlullâh (s.a.v.)’in annesi rüyasında, Fahr-i Kâinat (s.a.v.) Efendimiz’in doğması esnasında Hâne-i Saâdet’ten (Resulûllâh (s.a.v.) Efendimiz’in mübarek evinden) bir nûrun ışığı ile Şâm’da olan köşkleri ve konakları görmüştür. Resûlullâh (s.a.v.) Efendimiz, işte bu rüyaya işaret ederek: “Ben annemin rüyasıyım.” buyurmuşlardır. Bu âyet-i celîlede insanlığın eksikliğini tamamlamak için gerekli olan vasıfların tamamına Resûlullâh (s.a.v.)’in sahip olduğu beyân olunmuştur. Çünkü, ilk olarak, Şeriat’ın esasları olan âyetleri ümmetlerine okumak; ikinci olarak, ilâhî vahiy olan Kitâb’ın hükümlerini ve dînî meseleleri öğretip insanları cehâletten kurtarmak; üçüncü olarak, kulların dünya ve âhirete yönelik işleri için gerekli olan hikmeti öğretmek; şirk, putlara ibâdet gibi küfürlerden temizleyeceğini ve insanlığın muhtaç olduğu şeylerin tamamını yerine getirerek eksikliklerini tamamlayacağını beyân etmektedir. Bunların hepsi bu âyet-i celîlede anlatılmıştır. (Mahmûd Sâmî Ramazânoğlu (k.s.), Hz. İbrahim Halîlullâh (a.s.), s.11-12)

    2 min
  8. 13 SEPT

    NEBÎ (S.A.V.)’İN DOĞUMU - 13 EYLÜL 2024 - MEVLANA TAKVİMİ

    Peygamber (s.a.v.)’in doğumunda yaşanan bir olayı Hz. Âmine (r.anhâ) şöyle anlatır: “(Nebi (s.a.v.) Efendimiz doğduğunda) O’nu elime almak istedim. Hemen üç hûrînin hazır olduğunu gördüm. Her birinin yüzü bir bedir (ay) gibiydi. Başka melekler de vardı. Bunlar bir anda kaybolup o üç melek yaklaştılar. Meğer bunlar hûrî suretinde melekler imiş. Yanıma geldiler. Birinin elinde gümüşten beyaz bir ibrik, yeşil zebercedden bir maşraba vardı. Diğerinin elinde kızıl ipekten dürülmüş bükülmüş bir bez vardı. Meleklerden biri ileri geldi. Leğeni Allâh’ın Habîbi (s.a.v.)’in önüne koydu ve: “Ey Muhammed (s.a.v.)! Bu leğen dünyanın benzeridir. Dünyayı sana arz ettim. Nereyi gösterirsen senin makâmın orası olacaktır. Elini bu leğenin neresine gösterirsen ben de sana oranın doğuda mı, yoksa batıda mı, Şam’da mı yoksa Anadolu’da mı olduğunu haber vereceğim” dedi. Gözümün nuru o leğenin orta yerine elini koydu. Ben şaşakaldım. Daha şimdi doğan çocuk bu sözü nasıl anlamıştı?” Âmine Hâtun bilmezdi ki, bütün yaratılmışlar onun yanında tıfıldır. Amma onun cümle mahlûkâttan şânı uludur. Ey müminler! Resûlullâh (s.a.v.) hakkında söylenen sözleri ve o sözlerin şerhlerini, mucize ve kerametlerini sakın inkâr etmeyin. Diliniz ve dîniniz zayıflar. Îmânınıza zarar gelir. Peygamberimiz (s.a.v.)’in makâmı yüksek makâmdır. Yüce menzildir. Bütün peygamber ve velîlerle, dîn imâmları ve yakîn ehli âlimler onun haline hayran kaldılar. Hiç kimse O (s.a.v.)’in kurbetinin, zînetinin ve rütbesinin derecesini gereği gibi anlayamamıştır. Mevlîd gecesi, Resûlullâh (s.a.v.)’in doğum zamanında görülen hâlleri, mûcizeleri okumak, dinlemek, çok sevâbdır. Çünkü hadîs-i şerîfte “Allâhü Teâlâ bir kimseye söz ve yazı sanatı ihsân ederse, Resûlullâh (s.a.v.)’i övsün, düşmanlarını kötülesin” buyurulmuştur. Not: Bugün veya ertesi gün oruç tutmak sevâbdır. (Mustafa Darir, Siyer-i Nebî, c.1, s.249)

    3 min

About

Mevlana Takvimi günlük takvim yazıları

To listen to explicit episodes, sign in.

Stay up to date with this show

Sign in or sign up to follow shows, save episodes and get the latest updates.

Select a country or region

Africa, Middle East, and India

Asia Pacific

Europe

Latin America and the Caribbean

The United States and Canada