TUMAC Türk Müziği Akademik Çevresi
-
- Scienze
Türk Müziği Akademik Çevresi (TUMAC), Türk Müziği’nin bilimsel olarak araştırılması, incelenmesi, derlenmesi ve sunulması amacı ile başta müzik bilimi olmak üzere farklı disiplinlerden akademisyen ve araştırmacıların oluşturduğu, bilimsel araştırma, eğitim, uygulama ve yayın faaliyetleri ile seçkinleşen, gönüllülük esasına dayalı, bağımsız, müşterek ve akademik bir girişimdir.
-
TUMAC BSE No.8: Klasik Kemençe Resitali - Dr. Aslıhan Özel
28 Aralık 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin sekizincisinde Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Aslıhan Özel, “2000 Sonrası Klasik Kemençe Taksim İcralarında Yeni Yönelimler” başlıklı bir sunum yaptı. Etkinliğin devamında Dr. Aslıhan Özel tarafından klasik kemençe resitali de icra edildi.
KLASİK KEMENÇE RESİTALİ
Eserler
Sûzidil Peşrev – Tanbûrî Ali Efendi
Sûzidil Saz Semâîsi – Sedat Öztoprak – Fahri Kopuz
Bûselik Peşrev – Kemençeci Nikolaki
Arazbar Bûselik Saz Semâîsi – Refik Fersan
Sultâniyegâh Peşrev – Refik Fersan
Sultâniyegâh Saz Semâîsi – Kânûnî Hacı Arif Bey
Ferahfezâ Saz Semâîsi – Tanbûrî Cemil Bey
Ferahfezâ Mevlevî Âyin-i Şerîfi 4. Selâm – Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi
Ferahfezâ Son Peşrev – Tanbûrî Zeki Mehmed Ağa
Ferahfezâ Son Yürük Semâî
Kürdîlihicazkâr Peşrev – Tanbûrî Cemil Bey
Hicazkâr Saz Semâîsi – Kemal Niyazi Seyhun
Nihavend Saz Semâîsi – Mesud Cemil Bey
Nikriz Saz Semâîsi – Refik Fersan
Dr. Öğr.Üyesi Aslıhan Eruzun Özel
1973 İstanbul doğumludur. 1984 – 1994 yılları arasında İTÜ Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı’nda almış olduğu müzik eğitiminin ardından, İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 1997 yılında yüksek lisans ve 2006 yılında sanatta yeterlik çalışmalarını tamamlamıştır. 2000 yılında YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde akademisyenliğe başlayan Özel, halen aynı kurumda eğitim – öğretim görevini devam ettirmektedir. 1984’ten bu yana kemençe sanatçısı İhsan Özgen’in talebesidir. -
TUMAC BSE No. 8 - Sunum: "2000 Sonrası Klasik Kemençe Taksim İcralarında Yeni Yönelimler" - Dr. Aslıhan Özel
28 Aralık 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin sekizincisinde Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Aslıhan Özel, “2000 Sonrası Klasik Kemençe Taksim İcralarında Yeni Yönelimler” başlıklı bir sunum yaptı.
SUNUM HAKKINDA
Türk makam müziğinin incesaz topluluklarında onsekizinci yüzyıldan itibaren yerini almış olan klasik kemençe, tınısı ve icra şekilleri bakımından son bir asırda bilgi verebilecek nitelikte ses kayıtlarına sahip olmuştur. Ses kayıt teknolojisinin ilk örnekleri, yirminci yüzyıl başlarında İstanbul’da fonograf ve kovanlarla kendini göstermiş, kovanlara yapılan kemençe taksim kayıtları Kemençeci Vasilaki (1845-1907) tarafından gerçekleştirilmiştir. Ardından gelen gramofon ve taş plak dönemi ile Tanbûrî Cemil Bey’in (1871-1916) tanbur, kemençe, lavta, viyolonsel ve yaylı tanburla yaptığı taksim ve eser icraları, saz müziğinin gelişmesi yolunda değer taşıyan önemli kayıtlar olarak tarihe geçmiştir. Makara bant, plak ve kaset dönemlerinde ise isimlerini çeşitli albümlerde, radyo ve televizyon programlarında duyurmuş daha fazla kemençe icracısı olduğu gözlemlenmiştir. Bu kayıtlarda yer alan geleneksel taksim formu da tarihsel süreçte giderek değişmeye ve uzun süreli taksimlere dönüşmeye başlamıştır. Kemençe artık tanbur ve ney ikilisine katılmış üçüncü bir önemli üye olarak, beraber taksim yapma anlayışının temsilcilerinden olmuştur. Zamanımıza yaklaşıldıkça dijital ortamlarda “compact disc”lere yapılan kaliteli ses kayıtları ile, kemençe icracılarında ve üretilen albümlerde hızlı bir artış yaşanmıştır.
Yirminci yüzyılın sonlarına doğr Türk çalgı icralarında görülen yeni arayışlar, varolanın dışına çıkma ve farklılık gösterme çabaları, zamanla müzik endüstrisinin üretimlerinde kendisini göstermiştir. Bu arayışlar çerçevesinde çeşitli müzik türlerine katkıda bulunan klasik kemençe icraları da, taksimlerinde etkileşimler ve değişimler geçirmiştir. Bu çalışma ile son 20 yılın albümlerinde yer alan klasik kemençe taksimleri incelenmiştir. Tespit edilen kişisel albüm sahibi yedi kemençe sanatçısının yayınlanan son albümlerinin analizi ile, taksimler genel ve ayrıntılı olmak üzere iki kategoride incelenmiştir. Genel incelemede; eşlik çalgılar, makam kullanılışı, varyasyonlar, tablo içerisinde süreleriyle gösterilmiştir. Ayrıntılı incelemede ise; klasik kemençe üslubunun taksimlere yansıyan en belirgin süslemeleri, dizi niteliğindeki ezgi yapıları ve çift ses kullanımı ele alınmıştır. Böylelikle, klasik kemençe taksimlerinin nasıl değiştiği ve gözlemlenen veriler ışığında geleceğe dair icra yorumlarının nasıl değişebileceği yönünde fikir verici özelliklerin tespiti, bu çalışmanın konusu olmuştur.
Dr. Öğr.Üyesi Aslıhan Eruzun Özel
1973 İstanbul doğumludur. 1984 – 1994 yılları arasında İTÜ Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı’nda almış olduğu müzik eğitiminin ardından, İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 1997 yılında yüksek lisans ve 2006 yılında sanatta yeterlik çalışmalarını tamamlamıştır. 2000 yılında YTÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde akademisyenliğe başlayan Özel, halen aynı kurumda eğitim – öğretim görevini devam ettirmektedir. 1984’ten bu yana kemençe sanatçısı İhsan Özgen’in talebesidir. -
TUMAC BSE No. 7 - Dinleti: Hüzzam Mevlevi Ayin-i Şerifi, Hammamizade İsmail Dede Efendi
30 Kasım 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin yedincisinde Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yakup Şafak, “Mevlevî Ayinleri ve Güfte Özellikleri” başlıklı bir sunum yaptı. Etkinliğin dinleti bölümünde ise 173. vefat yıldönümünde (29 Kasım 1846) Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi'nin Hüzzam Mevlevî Ayini, Prof. Rûhî Ayangil yönetimindeki TUMAC İcrâ Heyeti tarafından icra edildi.
TUMAC İcrâ Heyeti
Rûhî Ayangil (Kanun / Gûyende)
Fatma Âdile Başer (Kudûm)
Bâkî Enis Balakbabalar (Bendîr)
Eşref Berk Türkoğlu (Ney)
Hazar Ertürk (Ney)
Emrah Kocaman (Tanbûr)
Murat Şahin (Naathân / Âyinhân)
Samet Baştuğ (Gûyende) -
TUMAC BSE No. 7 - Sunum: "Mevlevî Ayinleri ve Güfte Özellikleri" - Doç. Dr. Yakup Şafak
30 Kasım 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin yedincisinde Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yakup Şafak, “Mevlevî Ayinleri ve Güfte Özellikleri” başlıklı bir sunum yaptı.
SUNUM HAKKINDA
Engin dehâsı, derin fikirleri ve örnek yaşayışı ile asırlardır Müslüman toplulukları derinden etkilemiş olan Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin 17.12.1273’te vefatından sonra onun sâdık halifesi ve Mesnevî’nin kâtibi olan Hüsâmeddin Çelebi, 10 yıl kadar postnişinlik hizmetinden sonra 683 (1284) yılında vefat etmiştir. Görevi, Hz. Mevlâna’nın büyük oğlu Sultan Veled devralmış; uzun yıllar Mevlevîlik usûl ve adabını tanzim ederek ömrü boyunca babasının fikirlerini ve tasavvufî anlayışını yaymaya gayret etmiştir. Çeşitli vilâyetlerde Mevlevîhane açmış, matbah ve çile usûlünü getirmiş, Mevlâna Türbesi’nin yanındaki semâhaneyi yaptırmış ve semâ âdâbını düzenlemiştir.
Mevlevîlik tarikatinde dönerek yapılan toplu zikre semâ, âyîn-i şerîf veya mukâbele-i şerîfe denir. Semâ esnasında okunmak için bestelenmiş eserlere ve bu forma da âyin veya âyîn-i şerîf adı verilir. Hz. Mevlânâ zamanında belli bir nizâma bağlı kalmaksızın dînî ve tasavvûfî bir coşkunluk vesîlesiyle icrâ edilen semâ, Sultan Veled’den sonra, Ulu Ârif Çelebi zamanından başlayarak Pîr Âdil Çelebi zamanına kadar tam bir disiplin içine alınmış, sıkı bir nizâma bağlanmıştır. Böylece XV.yüzyılda son şeklini alan semâ âyinine daha sonra XVII. yüzyılda nâ’t-ı şerîf eklenmiştir.
Mevlevî âyinleri, asırlar içerisinde ilhamını Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî’nin hayatından ve düşüncelerinden alan sanatkârlarca bestelenmiş, mûsikîmizin en görkemli, en sanatlı eserleri arasındadır. Bu ince ruhlu insanlar kendilerini, Mevlâna yolunda yok bilmişler; ruhlarındaki kelimelere sığmaz heyecanları, çoşkuları, ümitleri, sevinçleri, insanoğlunun ezelden beri meclûb olduğu seslere, nağmelere dökmüşlerdir. Bu konuşmada âyîn-i şerîflerde kullanılan güfteler üzerinde durulacaktır. Güfte sahiplerinin kimler olduğu, seçilen şiirlerin muhtevası ve özellikleri, kaynakları, vezinleri, bestekârların tercihleri gibi hususlar aydınlatılmaya çalışılacaktır.
Doç. Dr. Yakup Şafak
1959 yılında Samsun’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu şehirde, yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi’nde gördü. 1983 yılında Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Fars Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’na araştırma görevlisi olarak tayin edildi. Yüksek lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi’nde, doktora öğrenimini Atatürk Üniversitesi’nde yaptı. 1992 yılında öğretim üyesi olarak Selçuk Üniversitesi’ne geçti. 2015 yılından itibaren Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü’nde çalışmaktadır. Fars ve Türk edebiyatları, Mevlâna ve Mevlevilik üzerine araştırmaları bulunmakta, bu konularda Üniversite dışında da bazı kültürel etkinliklere katılmaktadır. Evli olup 4 yetişkin çocuğu vardır. -
TUMAC BSE No.6: Ud Resitali - Prof. Dr. Gülçin Yahya Kaçar
26 Ekim 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin altıncısında ve 2019-2020 akademik dönemindeki ilk programında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülçin Yahya Kaçar, “Bir Medeniyetin Aktarımında İki Üstâd: Yahyâ Kemâl ve Cinuçen Tanrıkorur” başlıklı bir sunum yaptı. Etkinliğin devamında Prof. Dr. Gülçin Yahya Kaçar tarafından Ud Resitali de icra edildi.
UD RESİTALİ
Eserler
Rast Peşrevi / Benli Hasan Ağa ( 1607-1662)
Segâh Peşrevi / Neyzen Yusuf Paşa ( 1821-1884)
Muhayyersünbüle Karabatak Peşrevi / Gülçin Yahya Kaçar ( 1966- ?)
Şehnaz Saz semâîsi / Yıldızlı Yaz Akşamları / Cinuçen Tanrıkorur (1938-2000)
Hüseynî Saz semâîsi “Köyde Sabah” Cinuçen Tanrıkorur
Hüseynî Oyun Havası / Hüseyin Sadettin Arel (1880-1955)
Prof. Dr. Gülçin YAHYA KAÇAR
Akademisyen, ud sanatçısı, besteci. 1988 yılında Gazi Üniversitesi Müzik Bölümü’nden mezun oldu. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası grup şefi Aycan Sancar ile dört yıl flüt çalıştı. Batı müziği eğitiminin yanı sıra Türk Müziği ve ud ile ilgilenmeye başladı. 1986 yılında ud virtüozu, besteci, mimar Cinuçen Tanrıkorur’un öğrencisi oldu. Tanrıkorur’un ud metodunu altı ay gibi kısa bir sürede bitiren ilk ve tek öğrencisi olarak Cinuçen Tanrıkorur ile birlikte ilk resitalini verdi. Yüksek Lisans ve Doktora döneminde Prof. Mutlu Torun’un ile çalıştı. 2002 yılında Yardımcı Doçent, 2004 yılında Doçent, 2009 yılında da Profesör ünvânını aldı. Ud Metodu, Ud Alıştırmaları, Yorgo Bacanos’un Ud Taksîmleri, Türk Müziği Çocuk Şarkıları, Türk Mûsikîsi Rehberi, Türk Mûsikîsi Üzerine Görüşler ( Analiz ve Yorumlar), Gülzâr-ı Mûsikî (Çeviri) Klâsik Türk Mûsikîsi Güftelerinde Osmanlıca Kelime ve Terkîbler, Bergüzâr-ı Çanakkale adlı dokuz kitabı bulunmaktadır. Gazi Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı kurucusudur. Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü kurucu kadrosunda yer almıştır. Ülkemizde Türk Müziği alanında Yüksek Lisans ve Doktora programlarının açılmasında öncü olmuştur. Başbakanlık Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Bilim Kurulu Üyeliği, Hasan Hüsameddîn Uşşakî Araş. Merkezi Danışma Kurulu Üyeliği, Kore Büyükelçiliği Kültür-Sanat danışmanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı Korolararası Yönetim Kurulu Üyeliği, ayrıca pek çok bilim ve sanat kurul üyeliği yapmıştır. 1990 yılında Fransa’da, “Türk Müziği” ,2000 yılında Cinuçen Tanrıkorur Eserleri ve 2002 yılında Hayallerim olmak üzere üç solo CD si bulunmaktadır. 2013 yılında Buhûrizâde Mustafa Itrî, 2014 yılında Abdülkâdir-i Merâgi cd’lerinin Genel Sanat Yönetmenliğini ve ud icracılığını yapmıştır. 214 bestesi ve pek çok ödülleri mevcuttur. Otuz farklı ülkede uluslararası ud resitalleri vermiş, radyo ve televizyon programları, akademik çalışmalar yapmıştır. Halen Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesidir. -
TUMAC BSE No. 6 - Sunum: "Bir Medeniyetin Aktarımında İki Üstâd: Yahyâ Kemâl ve Cinuçen Tanrıkorur" - Prof. Dr. Gülçin Yahya Kaçar
26 Ekim 2019 Cumartesi günü Türkiye Tarihi Evleri Koruma Derneği TÜRKEV’in katkılarıyla Dede Efendi Evi'nde gerçekleşen Türk Müziği Akademik Çevresi Bilim-Sanat Etkinlikleri'nin altıncısında ve 2019-2020 akademik dönemindeki ilk programında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülçin Yahya Kaçar, “Bir Medeniyetin Aktarımında İki Üstâd: Yahyâ Kemâl ve Cinuçen Tanrıkorur” başlıklı bir sunum yaptı.
SUNUM HAKKINDA
Yahyâ Kemâl ve Cinuçen Tanrıkorur; rûhen ve fikren aynı kültürü terennüm eden iki üstâddır. Her ikisinin görüşünde de medeniyet, kültür, dil, târih ve mûsikî yüceltilmesi gereken değerlerdir. Bu anlamda havas bir kültür oluşturmada hem fikirdirler.
Yahyâ Kemâl için şiir ve mûsikî iki sevgilidir. Mûsikî ve şiir birbirine âşıktır. Şiirlerinde târihi anlatırken mûsikîyi, mûsikîyi anlatırken târihi anlatmış ve bu yolla da aslında bir medeniyet aktarımı yapmıştır. Türk mûsikîsi ise pek çok şiirinde kendisine ilhâm kaynağı olmuştur. Bu nedenle Derin Mûsikî, Eski Mûsikî, Kar Mûsikîsi, Gece Bestesi, Tanbûrî Cemil Bey’in Ruhûna Gazel, Itrî, Akşam Mûsikîsi, İsmâil Dede’nin Kâinâtı, Ses gibi pek çok şiirine mûsikî ile ilgili adlar vermiştir. Yahya Kemal için olayların, mekânların, şehirlerin mûsikîsi vardır. Tanrıkorur, Yahyâ Kemâl şiirlerinin besteciliğinde alışılagelmiş bestecilik biçimlerinin dışına çıkmıştır. Çünkü: şiirlerdeki uzun destansı anlatımlar, Tanrıkorur’u yeni form arayışına ve düzenine sevk etmiştir.
Gülçin Yahya Kaçar’ın sunumunda: Genelde edebiyat ve mûsikî yönüyle, özelde ise; bestecilik, mûsikî nazariyatı, mûsikî târihi ve mûsikî kültürü yönüyle Yahya Kemal ve Cinuçen Tanrıkorur üzerinden bir medeniyetin aktarımına vurgu yapılacaktır.
Prof. Dr. Gülçin YAHYA KAÇAR
Akademisyen, ud sanatçısı, besteci. 1988 yılında Gazi Üniversitesi Müzik Bölümü’nden mezun oldu. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası grup şefi Aycan Sancar ile dört yıl flüt çalıştı. Batı müziği eğitiminin yanı sıra Türk Müziği ve ud ile ilgilenmeye başladı. 1986 yılında ud virtüozu, besteci, mimar Cinuçen Tanrıkorur’un öğrencisi oldu. Tanrıkorur’un ud metodunu altı ay gibi kısa bir sürede bitiren ilk ve tek öğrencisi olarak Cinuçen Tanrıkorur ile birlikte ilk resitalini verdi. Yüksek Lisans ve Doktora döneminde Prof. Mutlu Torun’un ile çalıştı. 2002 yılında Yardımcı Doçent, 2004 yılında Doçent, 2009 yılında da Profesör ünvânını aldı. Ud Metodu, Ud Alıştırmaları, Yorgo Bacanos’un Ud Taksîmleri, Türk Müziği Çocuk Şarkıları, Türk Mûsikîsi Rehberi, Türk Mûsikîsi Üzerine Görüşler ( Analiz ve Yorumlar), Gülzâr-ı Mûsikî (Çeviri) Klâsik Türk Mûsikîsi Güftelerinde Osmanlıca Kelime ve Terkîbler, Bergüzâr-ı Çanakkale adlı dokuz kitabı bulunmaktadır. Gazi Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı kurucusudur. Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü kurucu kadrosunda yer almıştır. Otuz farklı ülkede uluslararası ud resitalleri vermiş, radyo ve televizyon programları, akademik çalışmalar yapmıştır. Halen Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Öğretim Üyesidir.