Babamın Kitaplığ‪ı‬ Suavi Kendiroğlu

Picasso ile Konuşmalar adlı kitabı 16 yaşımdan beri kurcalarım. Her daim taptazedir. Sohbet, bilgi, yaşanmışlık, anı, kısaca insan dolu bu kitabı sizlerle paylaşmamazlık edemezdim. Fotoğraf ustası Brassai'nin derlemesini Yakup Şahan çevirmiş ve şimdi kapalı olan "de Yayınevi" tarafından basılmış. Bu anı ve sohbetler derlemesi sadece ustanın atölyesine kaçamak bir ziyaret fırsatı sunmuyor. Aynı zamanda çağımın çağdaşı olmaya yaklaşmamı da sağlıyor. 20. yy'ın büyük beyinlerinin birlikteliğini ve devinimlerini sergiliyor. Bunlara tanıklık etmeyenin çağının çok gerisinde kalacağını, insanlığın bulunduğu noktayı kavrayamayacağını düşünüyorum. Üstadlar insanlık hakkında benzersiz tespitlerde bulunurken en insani yanlarını bizlerle paylaşmaktan da kaçınmıyor ve okuyucuyu gülümsetiyorlar. Bu bölümün 5. dakikasında bahsi geçen ve bütün platformlardan ulaşılabilen Podcast : "Fotoğraf Konuşmaları" - Yapımcısı : Ahmet Sel / Bu bölümdeki müzikler : Pierre Dudan - "On prend le cafe au lait au lit" ve Lina Margy - "Voulez-vous danser grand-mère"  

William Tenn'in kaleme aldığı bu öykü belki de bilimkurgu edebiyatının en iyilerinden. Böyle düşünmemizin nedeni metnin edebiyattan ve mizahtan taviz vermemiş olması.  Teknoloji ve bilimin birbirine karıştırıldığı günümüzde insanı da dışlamayan değerli bir bilimkurgu hatırlatmasının yararlı olacağını düşünerek özgün çevirimizi tavanarasıdaki sandığımızdan çıkarıp tozunu aldık ve efektlerle süsleyerek okuduk. İlgilenenler için yazarla ilgili kaynak : https://en.wikipedia.org/wiki/William_Tenn

Kendi kendimizin yaratıcısı ya da yapıcısı değiliz. Nasıl bedenimiz bizden önce varolan maddelerden oluşuyorsa, ruhumuz da bizden önce varolan unsurların birleşiminden oluşuyor. Bu miras sandığınızdan çok daha büyük. Onu yadsıdığınız ölçüde kaderinizi oluşturup yaşamınızı yönetiyor.

Bir çocuk kitabı olarak sınıflandırılan Küçük Prensin sembolleriyle ilgilendiğimizde karşımıza İnsan ruhunun tamiriyle ilgili bir rehber çıktı. Bakın bakalım içinizde, yaşamınızda bozulan uçak hangi çöle inmiş? Pilot ne yapmış? Küçük Prens ne demiş? Anlaşabilmişler mi? Olmadıysa neden olmamış? Haydi bir bakın bakalım içinize…

İstanbul'u tanımıyoruz. Şehirli olduğumuzu sanıyoruz. Bilenler çıkıp da bize İstanbul'u, şehrin ne olduğunu anlatmasa farkına varmayacağız. Bu "bilenler" dediğimiz kimseler İstanbul'u şehirken, diriyken tanımışlar. Bu bölüm, yaşadığınız şehir hangisi olursa olsun, onunla olan bağınızı sorgulatacak. İstanbul Esintileri 1991'de Bas Yayınlarından çıkmış ve baskısı tükenmiş. Bölümümüzde duyduğunuz Aydın Boysan'ın kendi sesi TMMOB Mimarlar Odası'nın "Aydın Boysan Filmi" adlı belgeselindendir. Meraklısına : https://youtu.be/AoC38DzF8nE

Bu kısa giriş bölümü podcast serimizin tanıtımıdır.